Bilim insanları diyor ki: 'Sanal alemde hesabı olan kullanıcılar, sosyal mecralarda kullanımı çoğaldıkça, bilgi akışı ister istemez hız kazandı. Bu yorucu tempo içinde ister istemez, takip ettiklerinden fazlasını 'kaçırmış' gibi bir duyguya kapılıyorlar.
Sürekli bilgi akışına maruz kalan kişi, akan bilgiyi incelemek için yeteri kadar vakti olmuyor ve bu sebeple her şeyden yüzeysel bir şekilde bilgi edinerek, yüzeysel davranışlar sergiliyor'
Senelerce evvel maillerimizi, sosyal ağlardaki hesaplarımızı takip ettiğimiz siteleri bu kadar sık kontrol etmezdik.
Derken, birçok mecraya üye olduk ve sosyal ağların her an içinde olabilmek için akıllı telefonlarımızdan her şeyi ve herkesi gözetir olduk.
İletişim siber dünyaya döküldükçe bizler de etkileşim içindeki yakınlarımızın sosyal ağlarda neler yaptığını merak eder hale geldik. Bu nedenden dolayı herkes bu mecralarda yer aldıkça, bilgi akışı fazlalaştı ve ne kaçırdığımızı bile bilmeden sürekli bir şeyler kaçırdığımıza dair duygular artmaya başladı.
Bilişim teknolojisi geliştikçe ruhsal ya da bedensel yeni rahatsızlıkları da beraberinde getirmeye başladı. Belki farkında değiliz bilim insanlarının yaptıkları araştırmalara göre, internetteki olup biten gelişmeleri 'atlama' korkusu kullanıcı bireyleri huzursuz ve tedirgin ediyormuş.
İnternet kullanan kesimin yaklaşık yarısının sahip olduğu fobik( korku) bir durumdan söz ediyorum. Örneğin, Ya twitter'da bir şey atladıysam? Ya facebook'ta bir şey kaçırdıysam? Ya en son eklediğim fotoğrafıma birileri yorum yazmışsa? Ya grubumuzda çok önemli bir ilanı fark edemediysem? Ya da bir otoriteden mesaj aldıysam gibi duygu durum bozukluğu yaşayanların içinde bulundukları sendrom gittikçe yayılıyor.
Fomo, İngilizce "Fear of missing out" (yani gündemi kaçırma korkusu)nun kısaltması. Elinizden tablet, telefon düşmüyorsa, eve girer girmez mobil ya da PC'de ekran başına geçiyorsanız tahminen siz de bu salgın rahatsızlığa tutuldunuz demektir. Bilim insanları FOMO'nun kişinin yaşamındaki tatminsiz duyguların tetiklediği konusunda birleşiyorlar.
Like, takipçi, aplikasyon. Herkes için tanıdık kavramlar. Hızla gelişen teknoloji çağı sosyal paylaşım ağlarını hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri haline getirdi. İstediğimiz her an eğlenme, bilgi alma, iletişim kurma lüksüne her zamankinden da çok sahibiz.
Liv Hospital Klinik Psikologu Ceren Aydın "Hayatımızı organize etmek ya da nerede ve kiminle olduğumuzdan, ne yaptığımızdan, hatta yediğimiz-içtiğimizden haberdar etmek için küçücük bir akıllı telefon bize yetiyor. İnternet kullanımının bir araç olmaktan çıkıp amaç niteliğine gelmesi kişiler arası ilişkilerde bozulma, yalnızlık, yetersizlik ve hatta depresyon gibi ciddi sorunlara da yol açabiliyor. Bu sorunlardan biri de son zamanlarda vurgulanan başkalarının ne yaptığından sürekli haberdar olma kaygısı durumu fomodur'' diyor.
Fomo, hayır dedirtmiyor
En basit haliyle fomo bir kaygı durumu olarak tanımlanır. Fomo sosyal paylaşım sitelerinde sürekli güncelleme yaparak başkalarının ne yaptığından haberdar olma arzusu ve bu arzu doyurulmadığında ortaya çıkan huzursuzluk hissidir.
Fomo'nun temelinde 'Acaba şu an başkaları benim yaptığımdan daha ödüllendirici bir şeyler mi yapıyor, onların ne yaptığını kaçırıyor muyum?' kaygısı yer alıyor. Başka bir deyişle kişiler yaptıkları seçimlerin ve içinde bulundukları durumların/aktivitelerin diğer insanlarınki kadar cazip olmamasından endişe ediyor.
Yine bu sendromu yaşayanlar istemedikleri halde geri kalmamak adına yapılan davetlere hayır diyemiyor ve çok kez istemedikleri, keyif almadıkları etkinliklere katılıyor.
Fomo depresyonla da sonuçlanabilir
Yapılan çalışmalar sosyal medya kullanıcısı genç yetişkinlerde fomo görülme sıklığının yüzde 75'e kadar çıkabildiğini gösteriyor. Sevgi, saygı ve kabul ihtiyacı yüksek, dürtü kontrolü zayıf bireylerde yatkınlık daha fazla. Her şeyin aşırısında olduğu gibi sosyal medya ile uğraşının da aşırısı hayatımızı pek çok yönden olumsuz etkiliyor.
Özellikle kaygı, yetersizlik hissi, algılama süreçlerinde bozulma, zihinsel yorgunluk, zaman kaybı, hayat doyumunda düşme, sosyal ilişkilerde bozulma ve ilerleyen süreçlerde depresyon gibi olumsuz duygu ve durumlarla sonuçlanabiliyor.
Yorum Yazın
Facebook Yorum