Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Antalya Adliyesi’nde basın açıklaması yapıldı. Antalya Barosu Başkanı Ali Çağdaş Bozaner ile eski başkan Hüseyin Geçilmez’in de katıldığı açıklamada kadın avukatlar, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır, fıtratımda direniş var, erkeklikle müzakere edilmez mücadele edilir! Kadınlar birlikte güçlü, küfürde nesne değil hayatta özne olmak istiyoruz, kalanların gidenlere borcudur mücadele, öfkeni diri başını dik kız kardeşinin elini sımsıkı tut” yazılı dövizlerle dikkat çekti.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün, kadınların hak, özgürlük, eşitlik ve emek mücadelelerinin tarihinde önemli bir yere sahip olan eşit işe eşit ücret verilmesi için grev yaptıkları fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçinin yanarak öldüğü günün yıldönümü olduğunu hatırlatan Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu Kolaylaştırıcısı Av. Gamze Eroğlu, “Üzerinden 150 yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasına rağmen bugün bırakın eşit işe eşit ücret verilmesini, artık bir cins kırımına dönüşen ve kadınlara sadece kadın oldukları için yöneltilen şiddetten bahsetmediğimiz bir gün dahi yok” dedi.
“Cinsiyetçi toplum yapısının ve ısrarlı cezasızlık politikalarının sonucu olarak 2024 yılı; kadınlara karşı ayrımcılık ve eşitsizliğin derinleştiği, kadın haklarını her alanda geriletecek akıl almaz önerilerin yapıldığı, hatta bunların günlük yaşama geçirildiği ve kadın cinayetlerinin sıradanlaştığı bir yıl olarak geçti” diyen Eroğlu, “394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümüyle, veri tutulmaya başlandığından bu yana en yüksek kayıplar 2024 yılında yaşandı” ifadelerini kullandı. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmamasının, toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı olan, kadının özgür birey olduğunu kabul etmeyen zihniyete cesaret verdiğini ve kadına yönelik ayrımcılığın artmasına zemin hazırladığını savunan Eroğlu, şunları söyledi:
“İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi üstüne gelen ‘Aile Yılı’ ilanı ile biz kadınlar, içinde şiddet olan evlere mahkum edilmek tehlikesiyle baş başa kalacağımızın farkındayız. Türk Medeni Kanunu hükümlerinin kadınların zararına tartışmaya açılmasına da, hukuka aykırı düzenlemelerle kazanılmış haklarımızın elimizden alınmasına da asla izin vermeyeceğiz. Bu sebeple altını çizerek söylüyoruz; kadına yönelik şiddetin varlığının bu denli yoğun olduğu ülkemizde, aile mahkemelerinin görevli olduğu davalarda arabuluculuk, kadına yönelik suçlarda ise uzlaştırma alternatif çözüm yöntemlerinin kabulü mümkün değildir.”
LGBTİ’lerin yaşam alanlarını hedef alan yasa teklifini kabul etmediklerini belirten Eroğlu, “Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için çıktığımız bu yolda hak savunucularını ve sivil toplum örgütlerini, her şeyden önce bu hukuki ihlalin öznesi olan LGBTİ+ların yaşam alanlarını hedef alan Türk Ceza Kanunu ve Medeni Kanun başta olmak üzere bir dizi yasada değişiklik yapılmasına dair yasa teklifini kabul etmiyoruz. Ayrımcı politikaların toplum huzur ve barışını yok etmeye yönelik olduğu da açıktır. Derhal hukuki akıldan, sosyolojik analizden ve bilimden yoksun bu yasa tasarısının geri çekilmesini talep ediyoruz. Kadınlar ve LGBTİ+ların onurlu, özgür ve güvenli yaşam hakkını koruyacak, eğitimden istihdama, yönetim kademelerinden siyasi temsile kadar her alanda eşit bir şekilde var olmasını sağlayacak politikaların üretilmesi, insan haklarına dayalı, demokratik ve laik, sosyal hukuk devletinin gereğidir” diye konuştu.
“Devletin her kademesindeki yetkilileri kadın-erkek eşitsizliğini besleyen ve toplumu dönüştürmeye yönelik girişimleri durdurmaya, medeni hakların kullanımında kadının karşısına çıkan engelleri ortadan kaldırmaya, Anayasa’da yazılı olan Cumhuriyetimizin temel niteliklerine ve uluslararası sözleşmelere uyumlu politikalar üretmeye davet ediyoruz” diyen Eroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Cumhuriyet devrimleri ve kararlı mücadelemizle elde ettiğimiz kadın hak ve kazanımlarını geriye götürmeye yönelik her türlü zihniyetin, söylemin, girişimin karşısında olacağımızı, kadına karşı ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu bir Türkiye ve dünya için mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi, haklarımızın teminatı olan laik Cumhuriyetimize ve Atatürk devrimlerine bağlılığımızı bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz.”
Yorum Yazın