SET Grubu üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleşen program, Akdeniz Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof.Dr.Ramazan Özçelik, Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hasan Çerçiler ve İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Soner Akdoğan katılımıyla gerçekleşti.
Alanında yetkin isimler ile toplumsal bilinci dinamik tutmak amacıyla programa hazırlandıklarını ifade eden Sürdürülebilir Ekonomi Topluluğu Başkanı Alper Alveroğlu, “Antalya’mız için aciliyet arz eden “Afet Yönetim Planı” konusunda ısrarcı olacağız, canımız çok yandı ve hala yaşanan afetin tesirindeyiz fakat zaman kaybetmeden konsantrasyonumuzu hem şehrimizi hem de toplumsal refleksimizi olası bir afet senaryosuna hazırlamamız gerekiyor” diyerek çalışmanın konuya dair tüm paydaşlarla koordineli bir şekilde oluşturulması gerektiğine dikkat çekti.
“DEPREMİN ETKİSİ TAHMİNLERİMİZİN ÜZERİNDE OLDU”
Kahramanmaraş merkezli depremlerle büyük bir yıkım yaşandığına dikkat çeken Akdeniz Üniversitesi Deprem Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ramazan Özçelik, “Büyük bir yıkım var. Depremin etkisi tahminlerimizin de üzerinde oldu” dedi. Binaların yönetmeliklere uygun bir şekilde yapılması ve kontrol edilmesinin önemli olduğuna dikkat çeken Özçelik, deprem bölgesinde ayakta kalan binaların olduğuna da işaret etti.
“YAPI ZEMİN İLİŞKİSİ DOĞRU KURULMAMIŞ”
Yıkılan binaların çoğunun 1999 yılı öncesi yapılar olduğuna dikkat çeken Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hasan Çerçiler ise, yeni binaların yıkılmasında plansız uygulamaların, yapı-zemin ilişkisinin doğru kurulmamış, bölge seçiminin yanlış olabileceğini söyledi. Antalya’nın 4’ncü derece deprem bölgesiyken 1999 Marmara depreminden sonra 1 ve 2. Derece deprem bölgesi haline geldiğini hatırlatan Çerçiler, “Antalya’da hiç deprem olmayacak diye bir kaide yok. Antalya bir deprem bölgesi. Tarih sürecinde 6,9’a kadar depremler olmuş. Tarihsel sürece bakıldığında Güver Uçurumu depremle ortaya çıkmıştır. Phaselis Antik Kenti, batık şehirlerimiz bu yüzden var. Antalya’da depremler denize yakın oluyor. Denize yakın yerler daha çok hissediyor” diye konuştu.
MURATPAŞA’YI ÖRNEK GÖSTERDİ
Muratpaşa ilçesini örnek gösteren Çerçiler, Muratpaşa’da yaklaşık 180 bin hanenin 1999 öncesi inşa edilen eski yapılarda oturduğunu söyledi. Bu binalarla ilgili acil olarak envanter çalışması yapılması gerektiğini vurgulayan Çerçiler, Antalya’daki olası bir depremde can kayıplarının önüne geçilebileceğine işaret etti.
“BİLİNÇLENME, EĞİTİM VE DENETİM”
İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan ise, şunları söyledi:
“Bu tür afetleri yaşamamamız için 3 konunun üzerinde durmamız gerekiyor. Birincisi bilinçlenme. Afetle mücadele ve afet bilinci, ilk okuldan başlayarak okullarda okutulmalı. Biz bu depremde sosyal medya kullanımından müdahaleye kadar iyi bir sınav veremedik. İkincisi eğitim. Bizim önceki bilgi birikimimizle şimdiki bir değil. Teknolojik olarak ilerliyoruz ama maalesef mühendislikte nitelik olarak geriye gidiyoruz. Bizim mevzuatlarımız Avrupa standartlarının çok üzerinde. Mevzuat olarak inanılmaz yeterliyiz ama uygulama ve denetimde yetersiz olduğumuzu görüyoruz.”
“1999 DEĞİL, 2004’TEN ÖNCEKİ YAPI STOKU GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”
Antalya’da 1999 öncesindeki değil 2004’ten önceki yapı stokunun gözden geçirilmesi gerektiğini kaydeden Akdoğan, 1999’da ruhsat alınan bir yapının 2004 yılına kadar aynı ruhsatla inşa edilebildiğine dikkat çekti. 2004 yılındaki bir yapının eski deprem yönetmeliğine göre yapılmış olabileceğini vurgulayan Akdoğan, vatandaşların evlerinin deprem performans durumunu tespit ettirmesi gerektiğini söyledi. Deprem konusunun çok çabuk unutulduğuna da dikkat çeken Akdoğan, Türkiye’de yılda 20 binin üzerinde deprem olduğunu da sözlerine ekledi.
“DOĞRU ZEMİN, DOĞRU BİNA VE DOĞRU DENETİM”
Konuyu bir sunumla anlatan Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik ise, “Deprem öldürmez bina öldürür söylemi yıllarca devam etti. Bu söylemi şöyle değiştirmek istiyorum, doğru zemin, doğru bina ve doğru denetim” dedi. Jeoloji mühendisleri olarak yer altını görerek dünyanın nasıl hareket ettiğini çok iyi bildiklerini kaydeden Çeltik, “Bundan 100 yıl önce bu ülkeyi bir jeoloji mühendisi yönetseydi veya bizim meslek dalımız dikkate alınsaydı bunlar yaşanmazdı” şeklinde konuştu.
“DOĞAYA UYUM SAĞLAMAMIZ LAZIM”
Depremin bir doğa olayı olduğunu vurgulayarak, olması gerektiğinin altını çizen Çeltik, “Depremlerle birlikte kıtalar hareket eder, madenler yukarı çıkar, sıcak sular ortaya çıkar, dağlar meydana gelir, hava akımları oluşur. Aslında deprem güzel bir zenginliktir. Bizim doğaya uyum sağlamamız lazım” ifadelerini kullandı.
“DEPREM TEHDİDİ ALTINDAYIZ”
Türkiye’nin tamamının deprem tehdidi altında olduğunu söyleyen Çeltik, “Ülkemizin yüzde 90’ı, nüfusun yüzde 98’i deprem tehdidi altında” diyerek Antalya’nın da deprem tehdidi altında olduğunu vurguladı.
“İSTANBUL DEPREMİNİN FRAGMANI”
“Bu yaşanan deprem İstanbul depreminin fragmanıdır” diyen Çeltik, olası bir İstanbul depreminde 4-5 kat yıkım beklediğini söyledi. “Haklı çıkmak istemiyorum ama bunlar gerçekler” diyen Çeltik, riskleri fay hatları üzerinden anlattı.
GÖRÜŞ AYRILIKLARI ORTAYA ÇIKTI
Toplantıda konuşmacılar arasında görüş ayrılıkları da ortaya çıktı. Akdeniz Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ramazan Özçelik, JMO Antalya Şube Başkanı Çeltik’in aksine her zemine inşaat yapılabileceğine işaret ederek, “İnşaat mühendisliği alanında bütün problemlerin çözümü var. Yeter ki bu iş ehil insanlar tarafından çözümlensin” dedi. “Her zemine bina yaparız” söyleminin doğa ile inatlaşmak olduğunu vurgulayan Çeltik ise, deprem bölgesinde mühendislik hizmetleri almayan gecekonduların ayakta kalabildiğini belirtti ve “Siz binayı her yere yapabilirsiniz ama buna gerek var mı?” diye sordu. “Gecekondular ayakta” söylemini kabul etmediğini söyleyerek mühendislik hizmeti almayan hiçbir yapıya sağlıklı denemeyeceğini belirten İMO Antalya Şube Başkanı Soner Akdoğan ise, bütün meslek disiplinlerinin birbirlerinin sınırlarını bilerek işbirliği yapılması gerektiğini kaydetti.
Toplantıda kentsel dönüşüm de gündeme gelirken, bütüncül kentsel dönüşümün önemine dikkat çekildi. Prof. Dr. Ramazan Özçelik kentsel dönüşümde emsal artışı veya rant gerekiyorsa yapılabileceğini savunurken Mimarlar Odası Başkanı Hasan Çerçiler, buna katılmadığını belirterek bölgeye gelecek araç ve insan sayısı katlandığı zaman yol, okul, yeşil alan gibi ihtiyaçlarının yetersiz kalacağını vurguladı ve kentin kent olmaktan çıkacağını söyledi. Kentsel dönüşüme sadece emsal artışı olarak bakmamak gerektiğinin altını çizen Çerçiler, kent planlamasına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Yorum Yazın