Türkiye’de artan nüfus, küresel ısınma, kuraklık gibi nedenlerle suya talep artarken, tatlı su kaynakları her geçen yıl azalıyor. Araştırma ve tahminlere göre Türkiye, sanıldığının aksine su zengini değil ‘su azlığı yaşayan ülke’ kategorisinde yer alırken, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarı 4000 m3’den 1430m3’e kadar düştüğü belirtiliyor.
İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, su zengini ülkeler arasından çıkan Türkiye’de Ülkemizin en değerli varlığı su kaynaklarımız hoyratça boşa akıtıldığını belirterek, Antalya’nın tarım üretim merkezi Elmalı’da Devletin yanlış su politikası yüzünden bölgenin kuraklıkla mücadele eder hale geldiğini söyledi.
Tarım-Orman Bakanı Vahit Kirişçi’nin cevaplandırması istemi ile TBMM Başkanlığına bir soru önergesi veren Hasan Subaşı, suyun insan hayatındaki önemine dikkat çekerek ‘’Su, hayatın ve medeniyetin kaynağıdır. Pek çok ülke su kaynaklarını korumak için zorunlu tedbirler alırken, ülkemizde sularımız hoyratça kullanılmakta ve boşa akıtılmaktadır. Türkiye’de artan nüfus, küresel ısınma, kuraklık gibi nedenlerle suya talep artarken, tatlı su kaynakları her geçen yıl azalmaktadır. Araştırma ve tahminlere göre Türkiye, sanıldığının aksine su zengini değil ‘su azlığı yaşayan ülke’ kategorisinde yer almaktadır. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarı 4000 m3’den 1430m3’e düşmüştür’’ dedi.
Türkiye’de ilk dünya su günü etkinliği Antalya’da düzenlendi
Bu sorunlara dikkat çekmek ve suyun önemini hatırlatmak amacıyla ülkemizde ilk Su Günü kutlamasının 1997 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde düzenlediklerini hatırlatan Hasan Subaşı; şöyle devam etti:
‘’O zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Türkiye'deki bütün büyükşehir belediye başkanlarının katılımıyla gerçekleştirmiştik. Ülkemizin en değerli varlığı su kaynaklarımızın hoyratça kullanımının devam etmesi halinde ileride ciddi sıkıntı yaşanacağı toplantıda vurgulanmıştı.
Avrupa’da yaşanan kuraklık ve iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle su kısıtlaması, zorunlu enerji tasarrufu tedbirleri uygulanmaya başladı, hatta Fransa’da çiftçiler bu kısıtlamalar nedeniyle ülke çapında protesto ve gösteriler düzenlemektedir. Ülkemizde suyun kötü kullanımına en somut örnek Ellmalı’da on yıllardır sürdürülen kurutma çalışmasıdır’’
Bir yanda susuzluk, diğer yanda yeraltına deşarj edilen 150 milyon metreküp su
Antalya'nın en büyük ovalarından biri olan su zengini sayılabilecek Elmalı ilçesinde, 150 milyon metreküp suyun, Devlet Su İşleri tarafından 40 yıldır yılda 6 ay düdenler vasıtasıyla yeraltına deşarj edildiğini hatırlatan Hasan Subaşı, bölge halkının ve özellikle üreticilerin tüm itirazlarına rağmen bu uygulamanın devam ettirilmesini anlamakta zorluk çektiğini söyledi. Subaşı, konu ile ilgili görüşlerini şöyle aktardı:
Avlan Gölü iyi bir örnek
‘’Elmalı ilçesinde yer alan Karagöl 50’li yıllarda muhacirlere iskan amacıyla tahsis edilmişti. Ama Karagöl’ün Elmalı ovasında en düşük kotta yer aldığı için kış aylarında göl oluşur, yaz aylarına doğru göl çekildikçe kısmen tarım imkânı bulunurdu. Bundan rahatsız olan çiftçiler yıllarca mücadele vererek kurutma, çalışması yapılması için dönemin Hükümet’ine karar aldırdılar. Dönemin Hükümeti kuzeydeki Karagöl’ü kanalla güneydeki Avlana bağlamış ve Finike’ye tünel açmak suretiyle biriken suları boşaltma yoluna gitmişti. Böylece Karagöl, Avlan ve havzanın tüm su kaynakları 70’li yıllarda kurudu. Kuraklık nedeniyle Avlan’ın çevresindeki ormanlar, iklim ve tarım zarar görmeye başladı ve gölün tekrar su tutması için Finike tüneli kapatıldı. Ancak Karagöl’ün kurutulmasına devam edildiği için Avlan’da su tutmak mümkün olmuyor ve havzada kuraklık devam ediyor. Çünkü Avlanı da besleyen Karagöl’ün su kaynaklarıdır. 2018 yılında su havzası olarak tescil edilen Avlan’da doğal hayat dengesi bozulmuş, yaz mevsiminde görülen şiddetli kuraklık nedeniyle, çiftçiler yazın ürün alamamakta, meyve ağaçlarını sökmek zorunda kalmaktadır.
DSİ, 6200 sayılı Kanun ile Türkiye’deki bütün su kaynaklarının planlanması, yönetimi, geliştirilmesi ve işletilmesi için yetkili kılınmıştır. Hidroelektrik enerji üretiminde teknik ve ekonomik üretim potansiyelini gerçekleştirmek, sulanabilir arazi alanını genişletmek, kentlerin su sorunlarını çözmek ve taşkınlarla mücadele etmek DSİ’nin başlıca görevleri arasında yer alır’’
Subaşı önergesinin son bölümünde de Tarım-Orman Bakanı Vahit Kirişçi’ye şu soruları yöneltti:
1- Antalya’nın yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının korunması amacıyla, Bakanlığınızca ve Devlet Su İşleri (DSİ) ile Su Yönetimi Genel Müdürlüğü (SYGM) tarafından alınan tedbirler nelerdir? Bu konu yapılan çalışmalar, raporlar ve faaliyetler nelerdir?
2- Değişen iklim şartları nedeniyle Elmalı, Avlan ve Karagöl’de uygulanan su
politikasının değiştirilmesi artık bir zorunluluktur. Bu konuda bir inceleme raporu, yapılan ya da yapılması planlanan bir çalışmanız var mıdır?
3- Doğal hayatı ve çevreyi korumak amacıyla 2018 yılında su havzası olarak tescil edilen Avlan Gölü’nün su tutması ve beslenmesi için Bakanlığınızın yapılan ya da yapılması planlanan çalışmaları var mıdır?
4-. Geçmiş yıllarda yapılan hatalardan devletler dönmüş doğal çevrenin ve canlı yaşamın korunması için çevre projelerine yönelmiştir!.. Biz de; " DSİ'nin kurutma projesi var ve uygulanmalıdır!" Mantığıyla bütün yeraltı suları yok olana tüm bağ, bahçe ve seralar sökülene kadar sürdürülecek mi?
5-. Boşa akıtılan sular çağımızda insan hakları ihlali sayılıyor. Bakanlık bu görüşe katılır mı? Geçmişin hatasından dönerek tekrar doğal yaşama geçmek için Karagöl’de kamulaştırma düşünülür mü?
Yorum Yazın