CHP İl Başkanı Nail Kamacı yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in, “Tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceğiz” diyerek, yıllardır eğitim sistemi üzerinden sürdürülen “eğitimde dinselleşme” uygulamalarını bakanlık politikası olarak sürdüreceklerini itiraf ettiğini bildirdi. Bakan Tekin'in, eğitim sistemini yıllardır kuşatan tarikat ve cemaatleri, “sivil toplum örgütü” (STK) olarak tanımlandığına işaret eden Kamacı, şunları kaydetti:
"İktidarın 12 Eylül rejiminden miras aldığı eğitim sisteminin gericileştirilmesi yaklaşımı, eğitim sistemi içine yerleştirdiği dini vakıf ve cemaatler tarafından okullar, yurtlar, kurslar vb. üzerinden doğrudan iktidar desteğiyle tıpkı bir örümcek ağı gibi 21 yılda bütün eğitim sistemini kuşatmıştır. Geçen 21 yıl içinde, eğitim biliminin en temel ilkeleri ve öğrencilerin gelişim süreçleri yok sayılarak hayata geçirilen eğitimde bilimsel yaklaşım yerine inanç temelli adımlar, öğrenciler ve veliler üzerinde yoğun psikolojik baskı oluşturmaya başlamıştır."
CHP İl Başkanı Kamacı, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet, dini vakıf ve dernekler arasındaki yakın ilişki ve iş birliğinin son yıllarda belirgin şekilde arttığına dikkati çekerek, Başta TÜGVA ve TÜRGEV olmak üzere Ensar Vakfı, İHH, Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, Birlik Vakfı, Peygamber Sevdalıları Derneği vb.vakıf ve derneklerin devlet okullarında seminer verebilmesi, kitap dağıtabilmesi, yarışmalar düzenlemesi ve kendi kurumlarında öğrencileri stajyer olarak eğitebilmesinin yolunun açıldığını belirtti.
-"MİLLİ EĞİTİM BAKANI DERHAL İSTİFA ETMELİ"
Nail Kamacı, Türkiye’de uzunca bir süredir yapıldığı gibi eğitim sisteminin dini kurallara göre düzenlenmesi, dini eğitimin yaygınlaşmasının kaçınılmaz sonucu okullarda öğrencilerin inanan ya da inanmayan, dindar ya da dinsiz, ibadet eden ya da etmeyen gibi kategorilere ayrılmasına ve yeni gerilim alanları yaratılmasına neden olduğunun altını çizdi.
Kamacı, şöyle devam etti:
"Eğitim sistemi evrensel değerler temelinde biçimlendirilmelidir. Toplumda ve okullarda bütün din ve inançtan insanlar, eşit koşullarda yaşamak ve aynı kurallara uymak durumundadır. Laiklik, herhangi bir gruba ya da mezhebe dinsel ayrıcalık ve üstünlük tanınmaması, farklı inançlardaki insanlar arasında eşitliğin sağlanmasının temel koşuludur. Bunun gerçekleşmesi için MEB başta olmak üzere, tüm devlet kurumlarının farklı din, mezhep ve inançlara eşit mesafede durması ve ayrımcılık yapmaması gerekirken Milli Eğitim Bakanlığı makamında bulunan kişi laik Türkiye Cumhuriyeti’ne, laik eğitim sistemine karşı açıkça savaş açmıştır. Laisizmi, çağdaş eğitimi terörizmle bir tutarak çağdaşlık, evrensellik ve Cumhuriyet düşmanlığını ilan etmiştir. Böyle bir kişi Milli Eğitim Bakanlığı gibi ülkemizin ve en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızın yaşamları ile ilgili bu kadar önemli bir makamda bir saniye bile kalamaz. Milli Eğitim Bakanı derhal istifa etmeli ve hükümet, eğitim politikasını Cumhuriyet'in kuruluş felsefesine uygun biçimde, çağdaş, demokratik bilimsel bakış açısıyla ve fırsat eşitliği temelinde yeniden düzenlemelidir."
Yorum Yazın