31 Mart yerel seçimleri öncesinde Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası Antalya Şubesi tarafından manifesto yayınlandı. Kent için yapılması gerekenlerin ayrıntılarıyla ortaya konduğu manifesto, “Yerel Yönetim sisteminin geliştirilmesi. Planlama-sakınım master planının hayata geçirilmesi. Kent vizyonu. Deprem Master Planı. Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı (SKUP) geliştirilmesi. Ulaşım Master Planı. Konyaaltı Sahil bandı. Antalya Kent Müzesi. Kaleiçi, Balbey, Antalya Pil Fabrikası yerleşkesi, Lara Kent Parkı, Vakıf Çiftliği. Gastronomi Meydanı oluşturulması. Kentin Kültürel ve Sanatsal faaliyetler ve ürünlerle zenginleştirilmesi. Kış Turizmi için Saklıkent’in işlevlendirilmesi. EXPO alanının kent yaşamına kazandırılması ve Antalya için hayallerimiz” ana başlıklarından oluşturuldu. Oda binasında basın toplantısı düzenleyen Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı Hasan Çerçiler, manifestonun siyasi partilerin il başkanlıklarına ve belediyelere gönderildiğini bildirerek adaylardan cevap beklediklerinin altını çizdi.
“YEREL YÖNETİMLERİ CİDDİ EKONOMİK SORUNLAR BEKLİYOR”
31 Mart’taki yerel yönetim seçimlerinin, ekonomik krizin doruğa ulaştığı bir dönemde gerçekleşeceğine dikkat çeken Çerçiler, şunları söyledi:
“Bu dönem seçilecek yerel yönetimleri, her zamankinden daha ciddi ekonomik sorunların beklediğini söylemek yanlış olmaz. Bu bağlamda, yerel yönetim seçimleri daha etkin yönetim anlayışında, halka dönük, çağdaş, kaynakları doğru, yerinde ve verimli kullanan yerel yöneticilerin, yönetimlerin, işbaşına gelmeleri açısından oldukça önemli. 20 yıldır toplumun önemli bölümünün benimsediği birçok yasada torba yasalarla değişiklik yapılmasına ya da yeni yasalar çıkarılmasına karşın, ülkemiz bir seçim dönemine daha toplumun bütün kesimlerinin siyasal temsiline olanak sağlayan seçim yasaları ve tüm halkın demokratik olarak aday olabileceği, sadece parti liderlerinin değil halkın belirlediği ya da onayladığı adaylarla seçime gidebilecek bir siyasi partiler yasından yoksun olarak girmekte. 40 yıldır konuşulan ve üzerinde hiçbir şey yapılmayan, lider suntasının devam ettiği parti yönetimlerini artık görmek istemiyoruz. Halkla buluşabilen, yerel ve milli bir duruş bekliyoruz. Seçim Yasası değişmedikçe bu sistemin de değişeceğini düşünmüyoruz.”
“NASIL PROJELER BEKLEDİĞİMİZİ VE BEKLENTİLERİMİZİ ANLATTIK”
Manifestoda kentsel dönüşümden idari yapılanmanın nasıl olması gerektiğine, yerel yönetimlerin, etkin bir denetim sisteminin nasıl olması gerektiğinden yerel yönetimlerdeki seçilmiş organların nasıl olması gerektiğine kadar birçok temel konulara değindiklerini bildiren Çerçiler, “Yerelden genele gidilmesi lazım. Bütünşehir Yasası’nda da kendimize bakmamız gerektiğini düşünüyoruz. Yerinde yönetimden bahsederken 200 kilometre öteye hizmet vermeye çalışan bir Büyükşehir Yasası’ndan bahsediyoruz. Daha sürdürülebilir bir kalkınma için neler yapılması gerektiğini, Antalya özelinde nasıl projeler ve beklentiler içerisinde olduğumuzu ortaya koyduk. Kent halkının, mimarların ve bilim çevresinin neler istediğinden bahsettik. Halka dönük bir yerel yönetimin siyasal boyutunun nasıl olması ve hangi mecralardan beslenmesi gerektiğini açıkladık. Belediye ile halkın nasıl bir ilişki içerisinde bulunması gerektiğini anlattık” açıklamasında bulundu.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI ÖNLEMLER ALINMALI, KENT MERKEZİNE SARNIÇLAR YAPILMALI”
İklim değişikliğinden kaynaklı yoğun yağışların yaşandığına ve yaşanmaya devam edeceğine dikkat çeken Çerçiler, “Antalya, Ekvator kadar yağış alabilecek, Muson yağmurlarına benzer yağmurlara maruz kalacak duruma geldi. Bunun önlemlerinin alınması gerekiyor. Muson yağmurlarının yağdığı ülkelerde sel baskınları olmuyor. Çünkü bununla ilgili 3. Dünya ülkeleri dediğimiz bu ülkelerde bile önlemler alınmış. Bunun yaşamımızın bir parçası olduğunu kabullenmemiz gerekiyor. Tarihte bunlar yapılmış. Şehrimizdeki su sarnıçlarını o yüzden görüyoruz. Yoğun yağışlarda sular sarnıçlardan toplanmış. Kuraklığın başladığı bu dönemde sarnıçlar kent içinde, parklarda da yapılmalı. Su depoları inşa edilmeli. Ana arterlerde suyun birikmesini önleyecek ve denize ulaştıracak yatay sondajlar yapılmalı veya bu suları biriktirip sulama yapmamız lazım. Hazırladığımız manifestoda bunun gibi öneriler var” diye konuştu.
“SAKINIM PLANLARI YAPILMALI”
Kent Vizyon Projesi’nden bahseden Çerçiler, “Kente yeni bir vizyon kazandırılmalı. Bu yapılırken sakınım planının nasıl olması gerektiğini açıklıyoruz. Sakınım planlarını yapmazsak, felaketler olduğunda nasıl ilerlememiz gerektiğini göremeyeceğiz. Sakınım planlarını yapmazsak, depremde de turuncu konteynerlerin nerede olduğunu bilemeyeceğiz” dedi. “1999 Marmara depreminden bu yanadır söylüyoruz ama elimizde hiçbir şey yok” diyen Çerçiler, bu konuda en azından pilot bölge seçilmesi gerektiğini kaydetti. Deprem Master Planı’nın da önemine dikkat çeken Çerçiler, risk değerlendirmesi ve hazırlık aşamasının bile yapılmadığını söyledi. Daha fazla imar verilerek kentsel dönüşümün yapılamayacağını vurgulayan Çerçiler, bunun kenti daha çok keşmekeşe sürükleyeceği uyarısında bulundu.
“TIKALI DAMARLARI BYPASS ETMELİYİZ”
Sürdürülebilir Kentsel Hareket Planı’ndan bahseden Çerçiler, trafikte kalbe giden damarların yetersizliğinin bilindiğine işaret ederek, şunları dile getirdi:
“Yolların genişliği, araç sayısı belli. Başkanlar araç sayısı şu kadar, nüfus bu kadar arttı, kalbe giden damarlar yetersiz diyor. Bu damarları ya bypass edeceğiz ya da yoğunluğu azaltacağız. Bizim hem kolesterolümüz hem şekerimiz hem de damar tıkanıklığımız var. Bunu bir şekilde çözmemiz lazım. Çözmezsek kalp krizi kaçınılmaz. Antalya’nın içinde bulunduğu durum tam olarak bu. Bunun için bedensel hareketliliği artırmalıyız. Çağdaş kentlerde olduğu gibi yaya, bisiklet ve skuter ulaşımının ön plana çıkarıldığı bir trafik anlayışına geçmemiz lazım. Her yere herkesin beraber hareket edebildiği bir düzene geçmeliyiz. Bununla ilgili yasalar çıkarılmalı. Sadece il bazında değil, ülke bazında da kararların alınması gerekiyor. Kent içi trafiğinin nasıl azaltılacağına dair grafiğimiz var. Bunu yapan modern kentler var. Bununla ilgili Avrupa Birliği’nden yatırım destekleri de alınabilir.”
“KONYAALTI SAHİLİ İLE İLGİLİ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ” DEDİ VE 2 AY SÜRE VERDİ
Konyaaltı Sahil Projesi’ne işaret eden Çerçiler, “Daha önce Beach Park’ı yapmıştık. İyi yönetilemedi ve biranda gazinoların, tavernaların olduğu bir yer haline geldi. Bundan vazgeçildi ve yeniden bir proje yapıldı. Bizde katkı koyduk ama uyulmuyor. Oluşturulan ana kararlara uyulmuyor. Çevrelerinde bağırsaklar oluşturulmaya başlandı. Konyaaltı Sahili kötü gidiyor. Bir önceki sistemin aynısına dönecek. Bunu önlemek için hiçbir şey yapılmıyor. Yeni seçilecek başkana bu konuda 2 ay süre veriyoruz. 2 ay içinde Konyaaltı Sahil Bandı projesine uygun, işlevlerine ve ana yönetim planına uygun hale getirmediği takdirde tüm paydaşlarıyla hepsinin hakkında suç duyurusunda bulunacağız” dedi.
“KALEİÇİ, ÇÜRÜK DİŞLERİNDEN KURTARILMALI”
Kaleiçi’nde 1970’li yıllarda yapılan yapılara dikkat çekerek bu yapılardan biran önce arındırılması gerektiğini söyleyen Çerçiler, bu yapılardan arındırıldıktan sonra Unesco’ya başvurularak Kaleiçi’ni biran önce dünya mirası listesine sokmak istediklerini kaydetti. Bu yapıları çürük dişlere benzeten Çerçiler, 35-40 civarındaki yapının deprem yönetmeliğine uymadığının da altını çizdi. Kaleiçi silüetine uymayan bu yapıların yıkılarak çevresine uyumlu hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Çerçiler, buna uymayanların kamulaştırılması gerektiğini söyledi.
“BALBEY, KANAYAN YARA”
Balbey’in de Antalya’nın kanayan yarası olduğunu belirten Çerçiler, “Balbey, Antalya’nın kalbinde bizi kalpsiz bırakıyor. Balbey’de bazı çalışmalar yapıldığını görüyoruz ama biz buranın kurtarılmasıyla alakalı çok çalışma yaptık” diyerek Balbey ile alakalı kendileriyle hiçbir iletişimin kurulmadığını bildirdi. Çerçiler, burada Mimarlar Odası olarak 2018 yılından bu yanadır yaptıkları çalışmalara uyulmasını istediklerini vurguladı. Balbey’de gastronomi meydanı oluşturulabileceğini söyleyen Çerçiler, kentin kıyısında, kuytu yerlerde kalan lezzetlerin burada ön plana çıkarılabileceğine dikkat çekti.
“PİL FABRİKASI ALANI KORUNMALI”
Pil Fabrikası yerleşkesinin kısmen kurtarıldığını belirten Çerçiler, tescil edilmeyen binaların tescilinin yapılması ve korunması gerektiğini kaydetti.
“LARA KENT PARKI ANTALYA’YA KAZANDIRILMALI”
Lara Kent Parkı’nın Konyaaltı Sahili gibi olmasını engellemek için çaba harcayacaklarını kaydeden Çerçiler, yeni yönetimden bazı kurallar koyarak buranın Antalya’ya kazandırılmasını beklediklerini açıkladı.
“VAKIF ÇİFTLİĞİ’NİN EMİN ELLERDE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”
Vakıf Çiftliği’nin idaresinin doğru ellerde olduğunu düşündüklerini ifade eden Çerçiler, burada yapılması gerekenleri anlattı. Çerçiler, sanatsal etkinliklerin önemine ve desteklenmesi gerektiğine de değindi.
“HER KESİN MUTLU YAŞADIĞI BİR ANTALYA İSTİYORUZ”
EXPO alanıyla ilgili önerileri olduğunu da belirten Çerçiler, “Biz, Hazırlanan projeleriyle, özellikle tarihi kültürel merkeziyle alternatif turizm olanaklarının geliştirildiği, kentlilerin ve kent esnafının turizmden yeterli pay aldığı bir Antalya istiyoruz. Parkları, çocuk bahçeleri, günübirlik dinlence ve eğlence alanları, rekreasyon alanlarına kavuşturulmuş bir Antalya istiyoruz. Sağlık sorunları çözülmüş, semt sağlık ocakları, huzurevleri, kreşleri, kadın sığınma evleri, özürlü tesisleri ve eğitim kurumları ile her kesim insanın mutlu yaşadığı bir Antalya istiyoruz” dedi. Falezlerin doğru uygulamalarla doğru kullanılması gerektiğini de belirten Çerçiler, açıkladıkları tüm konuların takipçisi olacaklarının altını çizdi.
Yorum Yazın