Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, basında sansürün kaldırılışının 115’inci yıl dönümü ve 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’nda Porto Bello Otel’de gazetecilerle bir araya geldi. Antalyalı gazetecilerin yoğun katılım gösterdiği basın toplantısında Başkan Esen, basın sektörünün geldiği noktaya vurgu yaptı. Basında sansürün kaldırılmasının 115’inci yıl dönümünde olunmasına karşın basın özgürlüğünün sağlanamadığına vurgu yapan Esen, “Sanki ters orantı varmışçasına istenilen noktaya bir türlü gelemedik. Türkiye’de şu anda gazetecilik faaliyeti yaptığı için 47 gazeteci cezaevinde. Ve geçen sene 97 tane gazeteci, gazetecilik faaliyeti nedeniyle fiili saldırıya uğramış. Aynı şekilde hemen hemen benzer rakamda gazeteci de yaptığı haberler nedeniyle tehdit edilmiş. Bu son derece kötü bir durum. Yine aynı kurumun yaptığı bir araştırmada iktidar siyasetin yayın organlarının televizyonların yüzde 95’inin tam kontrol altına alarak basın özgürlüğünün önünde ciddi bir set oluşturmuş durumdadır. Bunların aşılması kolay işler değil” diye konuştu.
ÖZGÜRCE YAYIN YOUTUBE’DA
İnsanların bugün önemli bir kısmının haber alma haklarını sosyal medyadan veya çeşitli video kanallarından giderdiklerine vurgu yapan Başkan Esen, “Yani aslında bu ters orantılı, siyasi güç artınca basını baskı altına alma durumu bir noktadan sonra artık bunu yapanların da tersine aleyhine dönecek ve dönmek üzere. Bugün sosyal medyada veya YouTube’da yayın yapan bir habercinin izlenme oranlarına bakıldığında birkaç tane yandaş kanalın toplamından daha fazla izlendiğini görüyoruz. İtiraf etmeliyim ki ben de bir olayı değişik yönleriyle dinlemek, anlamak istediğimde o yüksek paralarla kurulmuş kanallardan değil, gazetecilerin yaptığı YouTube kanallarını izliyorum” dedi. Gazetecilerin özgür yayın yapabileceği video kanalları için desteğe ihtiyacı olduğunu da ifade eden Esen, bu anlamda her zaman gazetecilerin yanında olduklarını ve olacaklarını ifade etti.
“BENİ ELEŞTİRİN”
Bugüne kadar herhangi bir haberden duyduğu memnuniyeti veya sıkıntıyı iletmek için hiçbir gazeteciyi aramadığını ifade eden Başkan Esen şunları söyledi:
“Bundan sonra da aramayacağım. Eğer kişisel haklarımıza bir taarruz varsa elbette yasal haklarımızı kullanacağız. Gazetecinin yazmış olduğu her şeyi dava edilmemesi gerektiği, fikir ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ben sizlerle yaptığım bir önceki toplantıda sizin aracılığınızla tüm vatandaşlara seslenmiştim. ‘Beni kıyasıya, doyasıya eleştirin’ diye. Fakat benim bazı arkadaşlarım bunu anlamamışlar ‘Sen eleştirilmekten hoşlanmazsın’ gibi bu kadar kibar olmayan sosyal medya paylaşımları yaptılar. Buradan hem o arkadaşlarıma cevap, hem yenilemek anlamında tekrar ediyorum. Ben siyaset yapıyorum, elbette hem yanlışlar yapıyorumdur hem de doğrular yapıyorumdur. Herkesin beni takdir etmek, beğenmek, herkesin beni tasvip etme gibi mecburiyeti yoktur. Dolayısıyla tekrar sesleniyorum, ‘Beni kıyasıya ve doyasıya eleştirebilirsiniz, hiçbir sıkıntı duymam bundan dolayı’ ve yapılan eleştirilerin tamamında mutlaka almam gereken bir şey varsa alırım. Eğer bir siyasetçi veya herhangi bir insan toplumsal bir iş yapıyorsa mutlaka yaptığı şeylerle ilgili takip edilir ve mutlaka takdir alacağı gibi eleştiri de alır. Bundan hoşlanmayan bir kişinin toplumsal bir iş yapmaması lazım. Eğer eleştirilmek istemiyorsanız evinizde oturursunuz. O zaman hiç kimse sizi eleştirmez.”
VAHİM DURUMDAYIZ
Başkan Esen geçtiğimiz sene çıkarılan “dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle hazırlanan, muhalefet ve basın meslek örgütlerinin “sansür yasası” olarak nitelendirdiği yasa hakkında da konuştu. Esen, “İçeriğine baktığınız zaman son derece gazeteciler açısından özgürlüğü kısıtlayacağı maddeler olduğunu görüyoruz. 115’inci yılda sansürün kaldırılmasıyla için burada hep birlikte toplanmışken 114’üncü yılda çıkarılan yeni sansür yasasını konuşmak durumunda kalıyoruz. Bunların tamamının hayatımızdan çıkmasını, özgür haber alma doğru habere ulaşmanın sizler aracılığıyla daha güçlü bir şekilde topluma yaygın bir şekilde kullanılmasını diliyoruz. Sınır Tanımayan Gazete Örgütü’nün yayınladığı raporda Türkiye 2002 yılında 100’ncü sıradayken; bugün yayınlanan raporda yanılmıyorsam 180 ülke içerisinde 168’inci sırada. En son 3; Kuzey Kore, Çin ve Vietnam. Bu durumumuz hiç hoş değil. Maalesef Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün tanımlamasına göre durumu vahim ülkeler arasındadır. Teknik tanımı budur. Bu vahim durumun engellenmesi için eleştiriye tahammül olmak ve hoşgörülü olmak. Aslında kutlanması gereken bir gün olduğu halde kutlayamamamıza sebep olan koşulların bir an önce ortadan kalkmasını ve gerçek bir basın özgürlüğüne, sansürün olmadığı bir ortama kavuşmanızı diliyorum” şeklinde konuştu.
Yorum Yazın