Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) tarafından Antalya'da düzenlenen 13'üncü Deri ve Kürk Modası (Leather&Fur Fashion) Fuarı kapılarını açtı. Deri sektörünün ihracatta yıla yüzde 30'lara varan düşüşle başlamasına karşın yıl sonuna doğru bu oranın yüzde 18'e gerilediğini belirten Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Deri ve Deri Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca, düşüş hızındaki yavaşlamayı pozitif olarak değerlendirdiklerini ve artık sektöre yükselişe geçti diye baktıklarını kaydetti.
Sektördeki firmaların mali olarak bir problemi olmadığını, sadece kârsız çalışmak istemedikleri için kendilerini korumaya aldıklarını ileten Karaca, ışığı gördükleri anda hızla toparlanacaklarını söyledi. Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Sarıgül de Türkiye'deki maliyetlerin yüksekliğine vurgu yaparak ilk kez iş gücü maliyetlerinin ham madde maliyetinin üzerine çıktığını, sektörün bu zor günlerinde Antalya'da düzenlenen fuarın büyük bir enerji yarattığını ve sektöre moral verdiğini ifade etti.
Deri sektöründeki Türk firmalarının temsilcilerini yurt dışı pazarların temsilcileriyle bir araya getiren ve Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği’nce (TDKD) düzenlenen Leather&Fur Fashion Fuarı, 14 ülkeden bine yakın alıcı ve Türkiye'den 68 firma ile Antalya’da kapılarını açtı. 12-15 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek fuar, içeride yükselen maliyet baskısı ile düşük döviz kurunun ihracatta yarattığı tahribatın arasına sıkışan deri sektörü için moral olacak.
‘SEKTÖR YÜKSELİŞE GEÇTİ DİYE BAKIYORUZ’
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Deri ve Deri Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca, içeride maliyetlerin yükselmesine karşın döviz kurunun düşük kalması sebebiyle Türkiye'nin deride rakiplerine göre çok pahalı kaldığını söyledi. Türkiye'nin hedef pazarları olan Rusya ve Ukrayna'daki durumun da sektörü olumsuz etkilediğini belirten Karaca, sene başında bunun etkilerini çok fazla hissettiklerini ve ihracatta yüzde 30'lara varan düşüşler yaşandığını kaydetti. Yıl sonuna doğru ise bu düşüşü yüzde 18'lere çekmeyi başardıklarını ifade eden Karaca, "Düşüş hızında bir yavaşlama var ve biz buna artık pozitif yönde, sektör yükselişe geçti diye bakıyoruz. Buradan da aşağı düşeceğimizi ben tahmin etmiyorum." dedi.
Deri ve deri konfeksiyon sektörünün Türkiye ihracatı açısından son derece önemli sektörler olduğunun altını çizen Karaca, 2022 yılında 2 milyar doların üzerine çıktıklarını hatırlattı. Deri konfeksiyonunda kilogram başı ihracatın 200 dolar olduğunu ve mücevher sektöründen sonra ikinci sırada olduklarını vurgulayan Karaca, "Türkiye'nin kilogram başı ihracatı ise sadece 1,70 dolar. Biz katma değerli ürün yapıyoruz, mesleğimizin ne kadar kıymetli olduğunu ve Türk ekonomisine ne kadar katkı sağlayacağımızı biliyoruz. Sonuçta 200 dolar ortalama ile bir ürün satıyorsunuz. Bunu yüzde 10 daha fazla satsanız Türkiye ekonomisine etkisini görebilirsiniz." diye konuştu.
‘ZOR DURUMDA FİRMA YOK, KÂRSIZ ÇALIŞMAMAK İÇİN KAPASİTE DÜŞÜRDÜLER’
Sektörde bazı firmaların zor durumda olduğuna dair çıkan haberlere de değinen Karaca, deri sektöründeki firmaların altyapısının ve finansal durumlarının gayet iyi olduğunu, mali olarak bir problem yaşanmadığını söyledi. Bugünkü problemin kârsızlık olduğunun altını çizen Karaca, şöyle devam etti:
"Biz bu işi namı için yapmıyoruz, kâr için yapıyoruz. Kâr görmediğimiz işi yapmayız, o yüzden de kendimizi korumaya alırız. Mevcut ortamda herkes kapasitelerini düşürdü, beklemeye geçti ve o nedenle ihracatta düşüş yaşandı. Eğer biz fiyat tutturmaya başlarsak, kârlılığı görürsek ve finansmana erişimimiz kolaylaşırsa, yani ışığı gördüğümüz noktada, kar gördüğümüz noktada ve imalat ortamının iyileştiği noktada sektörün çok hızlı bir şekilde toparlanıp tekrar yükselişe geçeceğimize eminim. Deri sektörü çok dinamik bir sektör. Ne kadar sipariş gelirse gelsin 1 haftada üretebilir seviyedeyiz. O yüzden düşüşlerden çok korkmuyoruz. Yüzde 18'lik düşüşü hemen toparlarız. Bizim sektör geçmişte yaşadığı krizlerden çok şey öğrendi, bu nedenle fırsatlara ve tehditlere çok hızlı tepki gösterir. O konuda hiç endişemiz yok. "
FUAR SEKTÖRÜ DİRİ TUTUYOR, TÜM ALICILARI ANTALYA’DA TOPLUYOR
Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) Başkanı Cengiz Sarıgül de Türkiye'deki maliyetlerin yüksekliğine vurgu yaparak ilk kez iş gücü maliyetlerinin ham madde maliyetinin üzerine çıktığını söyledi. Sektörün bu zor günlerinde Antalya'da düzenlenen fuarın büyük bir enerji yarattığını ve sektöre moral verdiğini belirten Sarıgül, "Sektör kendisini bu fuarla diri tutuyor. Biz aslında müşterimize de iyilik yapıyoruz. Hepsini bu fuara getirerek hem kendimiz o enerjiyi dik tutuyoruz hem de onları enerjik tutmaya çalışıyoruz. Fuarı her altı ayda bir düzenliyoruz. 4-5 bin tane yeni model sunuluyor. Fuarımız bugün başladı ve 14 ülkeden yaklaşık bin alıcı geldi. Türkiye'den de 68 firmayız. Normalde mal almayacak insanlar bile buraya gelip o havayı ve çeşitliliği görünce sipariş veriyor." dedi.
Türkiye deride tarihsel olarak en önemli pazarının Rusya ve çevre ülkeler olduğunun altını çizen Sarıgül, ihracatta yaşanan düşüşte Rusya'daki durumun da etkili olduğunu söyledi. Türkiye'nin sadece Rusya'ya satmadığını, aynı zamanda geçmişte Avrupa'ya yapılan ihracatta da oraya giden Rus turistlerin önemli alıcılar olduğuna işaret eden Sarıgül, "Rusya aslında sadece bizim değil tüm dünyanın pazarı. Avrupa'daki markalar da bizim ürünleri kendi ülkelerinde millileştirdikten sonra Rusya'ya satıyorlar. Deri konfeksiyon ise biraz daha farklı, Amerika ve Fransa çok önde gidiyor. Bu da bizim çok büyük gurur kaynağımız." dedi.
Ukrayna'nın da Türk deri sektörü için çok önemli bir pazar olduğunu kaydeden Sarıgül, "Eğer Ukraynalılar rahat seyahat edebilse en az 300-400 alıcı daha gelirdi. Biz şu anda açıkçası halihazırda bu işe devam eden insanları diri tutmaya çalışıyoruz. Çünkü o pazarı kaybetmememiz lazım. Bölgeye çok düşük fiyatlarla giren Hindistan, Pakistan ve Çin gibi ülkeler var. Fiyatları neredeyse bizim yarımız. Ürünlerimizi kalitesi için müşteri bize yüzde 20 fazla vermeye hazır ama biz iki katına çıktık. Maalesef makas çok açıldı." diye konuştu.
SEKTÖR KENDİNİ KORUMAYA ALDI
Sektörün şu anda kendisini korumaya aldığını ve gelişmeleri görmek istediğini söyleyen Sarıgül, şöyle devam etti:
"Ama şu anda bu fuarda mesela büyük bir sipariş gelsin, herkes bir hafta on gün içinde adapte olup bütün malı üretip teslim edebilir. Kapasiteler düşse de sektörde herkes birbiriyle irtibata geçip bir anda ne istenirse o kadar üretebiliyor. Ben kapasitesi 10 bin ceket olan yerin 20 bin ceket sipariş alıp da üretemediğini duymadım. Deri konfeksiyonumuzun öyle bir dinamizmi ve gücü var. 3-4 günde mal teslim etmeye alışık bir sektörüz. Şu anda bütün sektörümüz müşterilerimizle birebir kontak halindeyiz. Onların sorununu dert edinip, kârdan vazgeçip sistemi çevirmeleri için elimizden gelen bütün fiyat alternatiflerini sunuyoruz, oradakileri ayakta tutmaya çalışıyoruz."
ANADOLU'DAN YER ALMAYANA İSTANBUL'DAN YER VERMEYİN
Son dönemde sanayi tesislerinin İstanbul dışına taşınma konusuna da değinen İDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Güven Karaca, ayakkabı, deri konfeksiyon ve saraciye olmak üzere taşınması gereken 3 ana sektörleri olduğunu söyledi. Ancak burada farklı kriterlerin olduğunun altını çizen Karaca, ne yapılması gerektiğini ve önerilerini şöyle anlattı:
"Tabakhane sektörü tarihinde 17 tane OSB'ye sahip olmuş. Yani deri üretim olarak sanayileşmesini tamamlamış bir sektörü ve kapasite fazlası var. Ama bunun yanında en çok ihracat yapan ayakkabı sektörü, en katma değerli ihracatımızı yapan deri konfeksiyon sektörü henüz bir tane bile OSB'ye sahip değil. Dolayısıyla bir planlama hatası var burada. Sanayi Bakanlığımızın da artık OSB'ler kurmayacağız, sanayi şehirleri kuracağız gibi bir yaklaşımı var. Ancak gidilecek yerlerde en önemli problem işçi. İşçi yok, Urfa'da da yok, Bursa'da da yok, İstanbul'da da yok, Adana'da da yok. Siz eğer bir sanayi bölgesi yaptığınızda işçilere konutlarını sağlayamayacaksanız hiç yapmayın.
Mesela Zeytinburnu'na bakın, aynı binada üretim yaparlar, satış yaparlar ve showroom vardır. Siz bu sektörü nereye götürecekseniz de hem satış yapacak hem showroom'u olacak. Bunun gerçeği farklı. Ya da Türkiye'de 500 milyon çift ayakkabı ihraç ediliyor ve oralarda 100 kişiden 1000 kişiye kadar çalışanlar var. Bunu hangi bölgeye götüreceksiniz? Şunu biliyoruz ki İstanbul'da artık bir OSB iznini Sanayi Bakanlığımız vermiyor. Bu konuda da çok haklı olduklarını düşünüyoruz, asla itirazımız yok. Biz şu teklifi iletiyoruz; Bize küçük ölçekli Ar-Ge merkezlerimizi kurabileceğimiz, 20-30 kişilik küçük işletmelerin içerisinde yer alacağı İstanbul'a yakın alanlar verin. Bir de Anadolu'da istediğiniz yere 50 ve üstü, 50'den 3000'e kadar işçi çalışan işletmelerimiz için bir OSB alanı verin. Anadolu'dan yer almayana İstanbul'da yer vermeyin. Aynı anda kurgulayalım. Bu iki şeyi aynı anda yaparsak işte sektörümüzün geleceğini böyle hazırlayabiliriz. O yüzden bizim için kriter nereye taşınacağımız değil, bu koşulu oluşturmalıyız."
Yorum Yazın