Konuşmasına döviz kurundaki yükselişle başlayan Başkan Çandır, döviz piyasasında tarihte görülmemiş yükselişler yaşandığını kaydetti. Bir yılda yüzde 50 artan döviz fiyatlarının üzerine 23 Kasım’da bir günde yüzde 20 artış yaşandığını belirten Çandır, “Dünyaya baktığımızda bizden sonra gelen Meksika Pezosu sadece binde 3 değer kaybetmiştir. Demek ki bu görülmemişlik bize ait bir durum. Döviz piyasası bir günde rekor üstüne rekor kırarken faizler yüzde 20’nin üstüne çıkmışken hiçbir yetkilinin bu yangının nasıl söndürüleceğine dair bir açıklama dahi yapmamış olması, bizleri fazlasıyla endişelendirmektedir” dedi. “Döviz ilelebet yükselemez” iddiasının çöktüğünü, mutlaka akılcı ve sürdürülebilir müdahalelerin yapılması beklentisi içerisinde olduklarını ifade eden Çandır, “Arkadaşlarıma da yeni kararlar vermelerinde daha sakin davranmalarını salık veririm. Umarım bu günleri yeni normal olarak algılamayız. Yetkililerimizden bir an önce ekonomik gerçeklere ve bilgiye dayalı önlemleri uygulamaya koymalarını beklemekteyiz” diye konuştu.
DESTEKLEME ARTIŞI ENFLASYONUN ALTINDA
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 2022 bütçe görüşmelerini yakından takip ettiklerini ve alınan kararların özel sektörün gelecek planlaması için referans olduğunu kaydeden Çandır, bu yıl 22 milyar TL olan tarıma yönelik destekleme ödemelerinin 2022’de 25 milyar 834 milyon TL’ye yükseltilmesinin teklif edildiğini belirtti. Çandır, artışın cari olarak yüzde 17 civarında olduğunu kaydederken, “2021 yılında neredeyse hiç artış göstermeyen tarımsal destekleme miktarı, önümüzdeki yıl beklenen enflasyonun altında bir artış göstermiştir. Aslında son 20 yıl ortalamasına bakarsak tarımsal destekleme miktarının yaklaşık enflasyon kadar artırıldığını görürüz. Bu da yıllık ortalama yüzde 15 demektir” dedi. Çandır, tarıma desteğin Tarım Kanununun 21. Maddesi gereği gayrisafi milli hasılanın yüzde birinden az olmaması gerektiğini ve tarım sektörünün beklentisinin bu yönde olduğunu vurguladı.
UCUZ İHRACAT UYARISI
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin de 2021 yılını geçen yılın salgın yükünü atlatmaya çalışarak geçirdiğini belirten Çandır, “Son 13 yılın ekonomik rahatlığı, sıfır enflasyon ve faiz kolaylığı ile bol para konforu, salgın şartlarıyla birlikte tüm dünyada sona ermiş görünüyor. Ülke olarak biz bu 13 yılı maalesef dünya ile paralel yaşamadık. Ne enflasyonumuz ve faizimiz ne de üretim kapasitemiz, bu zamanlardaki zorluklara hazırlıklı olmadı” diye konuştu.
Dünyanın tersine faiz indirimleri yapıldığını ancak bunun kredi faizlerinde düşüşe ve döviz fiyatlarının istikrarına sebep olamadığını vurgulayan Çandır, “Bizleri felç eden sadece dövizin yükselişi değil aynı zamanda büyük dalgalanmalardır. Birçok sebeple ihracat miktarımız ve ciromuz artmaktadır. Ama ihraç ettiğimiz ürünlerin rekabet yapısı dolayısıyla birim başına ihracat değeri sürekli düşmektedir” dedi. İhracatta ucuz mal uyarısında bulunan Başkan Çandır, şunları söyledi:
“Dövizdeki aşırı yükselişler, sahip olduğumuz varlıkların dünya fiyatını sürekli düşürmektedir. Sürekli ucuzlayan varlıklarımız, dünyadan alıcı beklerken daha da ucuzlayacak bekleyişiyle karşı karşıya kalmaktadır. Dünya ile entegre olalım ve yabancı sermaye yeniden ülkemize yatırım yapsın beklentisi, sudan ucuz varlık satışlarına mal olmamalıdır. Döviz fiyatlarını yükselterek ithalatı pahalı ve ihracatı ucuz hale getirmek bir süre cari açığı düşürebilir ama mevcut koşullarda bunun sürdürülebilirliği yoktur. Üretim kapasitemizi ve yerlilik oranımızı yeterince artırmadan dövizi yükselterek cari açığı düşürmek bir süre sonra büyümemizi de zora sokacaktır.”
YÜKSEK ENFLASYONA ALIŞMAYALIM
Tarımın ihtiyaç duyduğu gübre gibi nitelikli girdilerin hem fiyatı hem de bulunabilirliğinin herkesi zorladığını söyleyen Çandır, iş hayatının ve günlük hayatın dövize bağımlılığına dikkat çekti. Dövizdeki artışların çok kısa süre içerisinde ve ortalama yüzde 40 düzeyinde iç fiyatlara yansıdığını belirten Çandır, ciddi bir yüksek enflasyonla karşı karşıya kalındığını söyledi. Çandır, “Yüksek enflasyonun geniş halk kesimleri ile 2 milyondan fazla mikro ve KOBİ nitelikli işletmeler üzerinde reel fakirleşmeye yol açtığını da yaşayarak biliyoruz. Bu yüksek enflasyon belasına asla alışmamalıyız ve normalleştirmemeliyiz” diye konuştu.
Uzun yıllar Türkiye ortalamasına eşdeğer tüketici enflasyonuna sahip Antalya’nın son 1 yıldır ülke ortalamasının üzerinde seyrettiğini, Haziran ayından itibaren de giderek arttığını vurgulayan Çandır, “Öyle ki ülkemiz ortalama enflasyonun yüzde 15 üzerinde bir enflasyon yaşamaktayız” dedi. Çandır, tarımın enflasyonun fakirleştirici etkilerini uzun süredir yaşadığını ve bunu her fırsatta dile getirdiklerini anımsattı. TÜİK’in açıkladığı eylül ayı tarımsal girdi enflasyonunun yüzde 28 düzeyinde olduğunu belirten Çandır, “Tarımsal üretici fiyatları ise aynı dönemde yüzde 23 artmıştır. Yani yaklaşık 1 yıldır yaşandığı gibi bu ay da tarım kesimi yıllık en az yüzde 18 fakirleşmiştir” diye konuştu.
TARIM BÜYÜMELİ
Çandır, son iki yıldır tarımın stratejik konumunun anlaşıldığını, tarımın yarattığı katma değerin hala istenen yönde büyüyemediğini kaydederken, “Aksine katma değer pastamız, dışa bağımlı girdi yapımız dolayısıyla giderek küçülmektedir. Sektörümüzün acilen büyüme ivmesinin artırılmasına ihtiyaç vardır. Çünkü önümüzdeki dönem, tüm dünyada tarımsal üretim ve ticari faaliyetlerin birincil stratejik alan olarak kabul edilip hareket edileceği bir dönem olacaktır. Bu gidişatta önemli bir yer alma zorunluluğumuz bulunmaktadır. Bu gidişata duyarsız ve çaresiz kalmamız düşünülmemelidir” değerlendirmesinde bulundu.
BELİRSİZLİK GİDERİLSİN
Meslek komitelerinde üyelerin, gübre, fide, tohum, enerji, zirai ilaç, yem, şeker, sera naylonu, nakliye ve ambalaj gibi girdi maliyetlerinde yaşanan artıştan şikayet ettiğini belirten Çandır, “Son bir ay içerisinde özellikle ithalata bağımlı üretimi olan girdilerde hem fiyat artıyor hem de ham madde bulunmuyor. Basında yer alan ilaç ve gübre satışlarının durdurulduğuna dair haberleri de kaygıyla izledik. Bu belirsizliğin bir an evvel giderilmesini bekliyoruz” dedi.
RUSYA’NIN YASAĞINA ANLAM VEREMİYORUZ
İhracat pazarlarında yaşanan sorunlara da değinen Başkan Çandır, Rusya’nın 17 Kasım 2021 itibarıyla Türkiye’den nar ve biber ithalatını resmi olarak yasakladığını anımsattı. Yasağın gerekçesi olarak ilaç kalıntısının gösterildiğini belirten Çandır, belirtilen şartlara uygun olarak analiz edilmeyen ürünlerin ülke çıkışına izin verilmediğini vurguladı. Çandır, “Yasak kararına anlam veremiyoruz. Zaten yasak kararı öncesi üzüm, biber, erik, nar ve kabak gibi ürünlere analiz zorunluluğu getirilmişti. Rusya ülkemizdeki analiz sonuçlarına rağmen kendisi de analiz yapmayı tercih edince binlerce TIR giriş için beklemek durumunda kaldı ve binlerce tonluk zarar oluştu” diye konuştu.
Borsa’nın çalışmaları hakkında da üyeleri bilgilendiren ATB Başkanı Ali Çandır, Tarım Konseyi ile birlikte yeşil mutabakat başlıklı panellerin devam ettiğini önümüzdeki günlerde atık yönetimiyle ilgili bir panel daha düzenleyeceklerini söyledi. Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve ATAK ile 4 gün süren ve 10 farklı üniversitenin katkısıyla toplam 20 oturumda “İnteraktif E-Çilek Çalıştayı” düzenlediklerini belirten Çandır, çalıştayın sonuç raporunun ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşacaklarını kaydetti.
Çandır, başta Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, geleceğin mimarlarını yetiştiren öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladı. Meclis’te üyeler, sektörlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, artan döviz kurları ve ticarette yaşanan belirsizliğin yarattığı kaygıyı dile getirdi.
Yorum Yazın