Panelde moderatör ve konuk konuşmacı olarak Etki ve Yatırım Stratejisti İlkay Demirdağ, “Etki Odaklı Liderlik” başlıklı sunumunu gerçekleştirirken, ManpowerGroup Türkiye CEO’su Feyza Narlı, “Geleceğin İş Dünyası: Dijital Beceri ve İstihdam Trendleri” konusunu ele aldı. GTech Kurucu Ortak ve CEO’su Mine Taşkaya, “Akıllı Teknolojiler, Sürdürülebilir Kalkınma: Yapay Zekâ ve Veri Analitiği ile Geleceği Şekillendirmek” başlıklı sunumuyla yer alırken, Pluxee Ülke CEO’su Eda Uluca Özcan, “Bağlılığın Yeni Şifreleri: Teknoloji ile Mutlu Çalışanlar Yaratmak” konulu konuşmasıyla etkinliğe katkıda bulundu. İş dünyasının başarılı kadın liderlerini bir araya getiren panel, katılımcılar için ilham verici bir deneyim sundu.
Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Özbek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında düzenlenen "Zirvedeki Kadınlar; İlham Veren Başarı Hikayeleri" panelinde yaptığı açılış konuşmasında, salonu dolduran katılımcılara hitap etti. Özbek, konuşmasında şunları kaydetti: "Bugün burada sadece 8 Mart’ı kutlamak için değil, kadınların topluma, iş dünyasına ve ekonomiye kattığı değeri vurgulamak, başarılarını görünür kılmak ve hep birlikte daha eşit bir gelecek için ilham almak amacıyla toplandık. Bugün, tam 116 yıl önce, New York'ta bir tekstil fabrikasında çalışan kadın işçilerin, daha iyi çalışma koşulları için başlattıkları grevin trajik bir şekilde sona erdiğini hatırlıyoruz. Ancak bu olay, dünyada kadın hakları mücadelesinin ateşini yakmıştır. 1910 yılında Kopenhag'da düzenlenen Kadınlar Konferansı'nda 8 Mart, bir anma ve farkındalık günü olarak ilan edilmiştir."
Özbek: “Kadınların daha fazla görünür olduğu bir iş dünyası inşa edebiliriz”
Bugün bu kıvılcımın ateşe dönüştüğünü ve her alanda kadınların varlığını güçlendirdiğini belirten Özbek, kadınların toplumsal hayatta daha fazla yer alabilmesi için önemli adımlar atıldığını vurguladı. Ancak hala önemli bir yol alması gereken bir toplum olduğumuzun altını çizdi.
"OECD ülkeleri genelinde kadınların iş gücüne katılım oranı yaklaşık %60 iken, Türkiye’de bu oran yalnızca %36 seviyesinde. Yönetim kurullarındaki kadın oranı ise sadece %17. Bu oran, kadınların potansiyelinin tam olarak ortaya çıkmadığını gösteriyor. Araştırmalar, kadınların yönetimde olduğu şirketlerin daha başarılı olduğunu, çeşitliliğin inovasyonu artırdığını ve sürdürülebilir büyümeye katkı sağladığını ortaya koyuyor. Türkiye'nin kadın hakları konusunda attığı cesur adımlar da bizlere ilham kaynağı olmalıdır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, kadınların toplumsal hayatta eşit bireyler olarak yer almasını sadece bir hak meselesi değil, bir medeniyet meselesi olarak görmüştür"
Özbek, Atatürk'ün kadınlara verdiği hakların tüm dünyada örnek teşkil ettiğini, özellikle 1934'teki seçme ve seçilme hakkının Türkiye'yi birçok Avrupa ülkesinden önce bu konuda öncü konuma getirdiğini belirtti. "Atatürk, kadınların siyasette ve toplumsal hayatta yer almasını sadece bir hak değil, aynı zamanda bir sorumluluk olarak kabul etmiştir" diyen Özbek, bu vizyon doğrultusunda kadın liderleri desteklemenin gurur verici olduğunu dile getirdi.
Özbek: “Başarı artık sadece finansal tablolarla ölçülmüyor”
Özbek, sözlerine şöyle devam etti: "Bu konular sadece kadınlar için değil, tüm iş dünyası için büyük önem taşıyor. Başarı artık sadece finansal tablolarla ölçülmüyor, aynı zamanda insana, teknolojiye ve sürdürülebilirliğe yapılan yatırımlarla değerlendiriliyor. Hepimizin kendi alanında değişim yaratma gücüne sahip olduğunu düşünüyorum. Birbirimizi destekleyerek, kadınların daha fazla görünür olduğu ve eşit fırsatlara sahip olduğu bir iş dünyası inşa edebiliriz. Kadının güçlenmesi, sadece kadınlar için değil, tüm toplum için bir kazançtır."
ANSİAD "Zirvedeki Kadınlar: İlham Veren Başarı Hikayeleri" paneline moderatör ve konuşmacı olarak katılan Etki ve Yatırım Stratejisti İlkay Demirdağ, 28 yıllık kariyerinde finans ve yatırım alanlarında edindiği deneyimlere dayanarak “Etki Odaklı Liderlik” konusuna değindi. Demirdağ, kariyerine İstanbul, Londra ve Bahreyn gibi uluslararası merkezlerde, risk girişimlerinde ve finansal kuruluşlarla çalışarak başladığını ve ardından kurumsal hayattan çıkarak, kişisel vizyonuna uygun bir hayat yaratmak üzere yatırım bankacılığı, fon yönetimi ve kurumsal finansman alanlarında kariyerini sürdürdüğünü belirtti. 2002 yılının Eylül ayında, 25 yıl sonra kurumsal hayattan çıkarak, vizyonuyla uyumlu bir hayat yaratmak için bir yolculuğa çıktığını belirten Demirdağ, kişisel vizyonunu şöyle tanımladı: “Sermaye ve yatırımların doğa ve insana pozitif katkı sağlayabilecek kanallar yaratmak ve yatırımların etki yaratan projelere yönelmesini sağlamak.” Bu doğrultuda, 2,5 yıl boyunca kendisini üç temel başlıkta konumlandırdığını aktaran Demirdağ, birinci başlık olarak etki odaklı yatırımlara değindi.
Demirdağ: “Yatırımlar doğaya ve insana katkı sağlamalı”
Demirdağ, etki odaklı yatırımdan bahsederken, bunun sadece sosyal sorumluluk projeleriyle sınırlı olmadığını ve hala finansal yatırım beklentilerinin olduğunu belirtti. Yine de yatırımlarının doğaya ve insana katkı sağlayan projelere odaklandığını, bu doğrultuda Amerika’da derin teknoloji, tarım teknolojileri, iklim teknolojileri ve enerji sektörlerinin dönüşümü gibi alanlarda yatırım yaptıklarını söyledi. Ayrıca Slovakya’daki fonla Avrupa bölgesinde altyapı ve enerji projelerine yatırım yaptıklarını ve farklı etki fonlarıyla yatırım stratejilerinin şekillenmesine katkı sağladıklarını dile getirdi. Yönetim kurullarında etki odaklı stratejiler geliştirmeye yönelik çalışmalarına değinen Demirdağ, kurumsal stratejilerin bu anlayışla dönüşmesi için hem yönetim kurulu üyeliği hem de danışmanlık yaptığını belirtti. “Bu zihniyet ve ekosistemin büyümesi için küresel çapta etki ekosistemini yönetiyorum. Yatırım yapan varlık yöneticileri, fonlar, kurumlar, politika yapıcılar ve girişimcileri bir araya getirerek, bu yatırımların daha fazla sermaye çekmesini sağlıyorum” diye ekledi.
Panelin ikinci konuk konuşmacısı ManpowerGroup Türkiye CEO’su Feyza Narlı “Geleceğin İş Dünyası: Dijital Beceri ve İstihdam Trendleri” başlıklı konuşmasına Antalya’da kadınların başarılarını kutlayarak başladı. “Kadınlar, dünyayı güzelleştiren, güçlendiren ve daha yaşanabilir hale getiren başlıca faktörlerdir. Emekleriyle, cesaretleriyle ve sevgileriyle dünyayı güzelleştiren tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum,” dedi. Yüksek lisansını işletme mühendisliği üzerine tamamlayan Narlı, teknoloji sektöründe uzun yıllar dijital dönüşüm ve strateji geliştirme projeleri gerçekleştirdi. Son 7 yıldır ManpowerGroup Türkiye’nin CEO’luğunu üstlenen Narlı, toplumsal katkı çalışmalarına da değindi. Gençler ve kadınların gelişimine katkı sağlamak adına birçok dernek ve vakıfta aktif olarak yer aldığını belirtti.
Narlı: “Z jenerasyonunun iş tatminini sağlamak oldukça zor”
Narlı, günümüzde hızla gelişen teknoloji ve dijitalleşmenin iş dünyasına etkilerine dair önemli noktalar paylaştı. Dijitalleşmenin iş dünyasında nasıl devrim yarattığını vurgulayarak; “Teknoloji dünyamızın ve sosyal yaşamımızın içinde yer alıyor. İş hayatında bile bazı roller teknolojilere devredildi, bugün hayatımızın her alanında teknoloji var. Artık ChatGPT’yi günlük yaşamımızda ve iş hayatımızda kullanmaya başladık. Teknolojik gelişmelerin hızlı bir şekilde yayılması, iş gücünü de etkiliyor" diyerek dijital dönüşümün gelecekte iş dünyasında nasıl daha fazla yer alacağını vurguladı. Narlı, Z jenerasyonunun iş gücündeki artan rolüne ve işverenlerin bu nesli iş gücüne dahil etmek için nasıl stratejiler geliştirdiklerine dikkat çekti. Z jenerasyonunun, Y jenerasyonuna benzer şekilde, iş tatmini ve kariyer gelişimi konularında yüksek beklentilere sahip olduğunu belirten Narlı, “Z jenerasyonunun iş tatmini sağlamak gerçekten daha zor. Çalıştıkları şirketlerde kendilerine yatırım yapılmasını, yenilikçi ve girişimci bir ortamda çalışmayı istiyorlar. Ayrıca Z jenerasyonu liderleri çok önemsiyor, hatta bir şirkette çalışacakları liderin kim olduğunu bilmek istiyorlar. Ayrıca Sosyal etkileşim ve takım çalışması bu jenerasyon için çok önemli. Uzaktan çalışma onları yalnızlaştırıyor, dolayısıyla yüz yüze çalışmayı tercih ediyorlar” şeklinde konuştu.
Narlı: “Akdeniz Bölgesi’nde şirketler, büyüme sinyalleri veriyor”
Feyza Narlı, iş gücü beklentileri üzerine de önemli veriler paylaştı. ManpowerGroup’un “MEOS” adlı küresel araştırmasından bahsederek, Akdeniz Bölgesi'nde işverenlerin istihdam konusunda oldukça olumlu bir bakış açısına sahip olduğunu belirtti. “Akdeniz Bölgesi’nde işverenlerin yüzde 25’i istihdam beklentilerini pozitif olarak bildirdi. Bu oran, Türkiye için çok güçlü bir sinyal. Akdeniz Bölgesi’nde şirketler, büyüme sinyalleri veriyor” dedi.
Narlı: “Yeşil dönüşüm alanında yüzde 90 civarında bir yetenek açığı var"Yeşil dönüşümün iş dünyasında giderek daha fazla önem kazandığını belirten Narlı, sürdürülebilirlik alanında uzmanlaşmış iş gücüne olan ihtiyacın arttığını vurguladı. Narlı: "Sürdürülebilirlik, gelecekteki iş gücünün en önemli gündemlerinden biri olacak. Ancak bu alanda büyük bir yetenek açığı bulunuyor. Şu anda dünyada yeşil dönüşüm alanında yüzde 90 civarında bir yetenek açığı var," dedi. Ayrıca, bu alandaki uzmanlaşmanın önemini vurgulayan Narlı, şirketlerin ve yeni nesil çalışanların bu konuda nasıl aksiyon almaları gerektiği konusunda katılımcılara tavsiyelerde bulunarak; “Bugün öğrendiklerimiz, birkaç ay içinde geçerliliğini kaybedebilir. Bu yüzden iş dünyasında en önemli yetenek, öğrenmeye ve gelişime açık olmak. Öğrenmeye açık, değişime hızlı uyum sağlayabilen çalışanlar geleceğin iş gücünü oluşturacak. Dijitalleşen dünyada başarılı olabilmek için hem bireylerin hem de kurumların sürekli öğrenmeye ve gelişime açık olmaları gerekiyor” dedi.
ANSİAD “Zirvedeki Kadınlar: İlham Veren Başarı Hikayeleri” panelinde, G-TECH kurucu ortağı ve CEO’su Mine Taşkaya, “Akıllı Teknolojiler, Sürdürülebilir Kalkınma: Yapay Zeka ve Veri Analitiği ile Geleceği Şekillendirmek” başlıklı konuşmasına “Bir Antalyalı olarak buradayım ve gerçekten çok heyecanlıyım,” diyerek başladı. Taşkaya, kendisinin bir hayaller yolculuğu olduğunu belirterek başladığı kariyer yolculuğuna bir start-up şirketinde başladığını, ardından Türkiye’nin en büyük yazılım şirketlerinden Kortisistem’de yazılım mühendisi olarak devam ettiğini belirtti. Ardından Avion Türkiye’de iş zekâsı ürünlerinden sorumlu satış mühendisi olarak çalıştığı dönemin, hayatında önemli bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Taşkaya; “Dünya çapında bir teknoloji şirketinde çalışmak, teknolojinin nasıl işlediğini görmek, şirketlerin hayatlarına nasıl etki ettiğini gözlemlemek çok öğreticiydi,” dedi.
Taşkaya: “Yapay zeka hayatlarımızı yeniden tanımlıyor”
Yapay zekanın sadece bir teknoloji değil, aynı zamanda iş süreçlerini köklü bir şekilde değiştiren, kişisel hayatımıza kadar etki eden bir dönüşüm olduğunu vurgulayan Taşkaya; “Yapay zekâ artık sadece teknolojik katkı sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda iş süreçlerimizi, yeni rollerin ortaya çıkmasını ve kişisel hayatlarımızı yeniden tanımlıyor. Pandemi sırasında dijital platformlardan faydalanmayan sektörler büyük zorluklar yaşadı. Dijitalleşme yatırımları hızla arttı, ancak bazı konular hala açıkta kaldı. Örneğin, ödeme sistemleri gibi alanlarda fintech’ler büyük bir dönüşüm yarattı” diyerek, bu teknolojilerin etkilerinin her alanda derinleştiğini belirtti.
Taşkaya: ‘Veri, su kadar hayati’
Taşkaya, veri analitiğinin her sektörde nasıl fark yaratabileceği üzerine de önemli noktalar paylaştı. “Veri, su kadar hayati bir şeydir,” diyerek, verinin kalitesinin, doğruluğunun ve temizliğinin iş dünyasında çok önemli olduğuna ve yanlış veya kirli verilerin büyük tehlikeler oluşturabileceğini dile getirdi. Taşkaya; “Bugün verinin kıymeti sadece yapay zekâ ve analitik çözümlerle değil, sürdürülebilirlik için de önem taşıyor. Veriyi doğru temin edebilmek, sürdürülebilir kararlar alabilmek için en önemli faktörlerden biridir. Veri kullanarak, şirketlerinizde doğru zamanda doğru kararları almak, stok optimizasyonu yapmak, tedarik zinciri yönetimini daha verimli hale getirmek mümkün. Yapay zeka, geçmiş verilere bakarak gelecekte neye ihtiyacınız olacağını tahmin edebilir,” diyerek, özellikle iş dünyasında veriyi doğru bir şekilde analiz etmenin ve kullanmanın ne kadar kritik olduğunu belirtti.
Taşkaya: “Sürdürülebilirlik, veri ve yapay zeka artık her sektörde hayati bir önem taşıyor”
Verinin ve yapay zekanın her sektör için önemli olduğuna ve bu teknolojilere yatırım yapmanın artık bir lüks değil, hayati bir gereklilik olduğuna vurgu yapan Taşkaya; “Sürdürülebilirlik raporlamaları ve doğru veri sunma zorunluluğu, gelecekte tüm şirketlerin karşılaşacağı önemli bir konu olacak, sürdürülebilirlik için öncelikle mevcuttaki değişen koşulları iyi okuyabilmek bunların etkilerini iyi anlayabilmek ve buna göre hızlıca karar verebilmek en üst seviyede analitik çözümlerin pransipleri burada veriyi de doğru temin edebilmek son derece önemli” diyerek, özellikle ihracat yapan şirketlerin bu süreçte nasıl doğru veri temin etmeleri gerektiğini vurguladı. Yapay zeka veri analizinin sadece yerek değil küresel ölçide önemsenmesi gerektiğinin altını çizen Taşkaya: “Antalya'nın almış olduğu göç dolayısıyla vatandaşlara ürün ve hizmet çözüm sağlayan bir şirketseniz aslında değişen müşteri profilinizi doğru anlayıp doğru o zamana kadar ürün ve çözümlerinizi sunmanız lazım fakat bazen bu konu ne kadar kendi deneyimlerimizde olsa bile veri çoğaldığında satış noktalarımız çoğaldığında bunları yapmak ve doğru stok optimizasyonlarını yapmak, ürün tedarini yapmak gerçekten çok zor oluyor. Sistemlerinize gelip baksak onları stoklu tutma maliyeti, tedarik zincirle birlikte bozulan tedarik zincirinin etkilerini yönetmenin getirdiği maliyet gibi etkenlerle aslında bir çok görünmez maliyet taşıyor. Karlılıklarınızı bu analitik çözümler olmadığı zaman kaybettiğinizi söyleyebiliriz. Dolayısıyla veri ve yapay zeka artık her sektörde hayati bir önem taşıyor. Sadece yerel değil, küresel düzeyde de rekabet edebilmek için bu teknolojileri doğru kullanmak gerekiyor. Öncelikle kendi kişisel gelişiminiz daha sonunda şirketlerimizdeki yatırımlar ve ekiplerimizdeki bu konudaki bilgi birikimini geliştirmek doğru iş ortaklarıyla doğru yönlendirmelerle ve doğru problemleri adresleyen yatırımlarla bu konuların içinde yakın olmak ve gelişen teknolojileri doğru yönlendirmek önemli” şeklinde konuştu.
Uluca Özcan: “Çalışma hayatında mutluluk olmazsa olmaz”
Panelin son konuk konuşmacısı Pluxee Ülke CEO’su Eda Uluca Özcan, “Bağlılığın Yeni Şifreleri: Teknoloji ile Mutlu Çalışanlar Yaratmak” başlıklı konuşmasına iş hayatında geçirilen zamanın büyüklüğüne dikkat çekerek başladı. Özcan: “Hayatımızın kaç yılını iş hayatında, yani çalışarak geçiriyoruz? Bir tahmininiz var mı? Kaç yılımız, insan ömrümüzün kaç yılı çalışarak geçiyor? 50 dediniz. 50. Var mı artıran hesaptan? Bilmiyorum. Peki şöyle diyeyim. McKinsey'nin, danışmanlık şirketinin bir araştırması var. Diyor ki 90 bin saat. Şimdi ben bunu Türkiye'ye 45 saat çalışıyoruz haftada. Yılda 250 gün deseniz. 40 yıl, yani minimum 40 yıl. Sizler 50 dediniz, belki evet gerçekten öyle. Ortalama baktığınız zaman 40 yıl. E şimdi insan ömrü. Ortalama Türkiye'de 77 yıl diyorlar. Erkekler için 75, kadınlar için 81 yıl ortalama var. Bilim adamları hala araştırıyor bunu. Ama baktığınızda ömrümüzün yarıdan fazlasını işte geçiriyoruz. Dolayısıyla hepimizin çalışma hayatında mutlu olması olmazsa olmaz. Çünkü hayatımız büyük bir kısmı burada geçiyor. İşte biz de Pluxee olarak misyonumuz çalışanı mutlu eden bir dünya sunmak” dedi.
Uluca Özcan: “Çalışan bağlılığını artıran şirketler, %23 oranında daha kârlı”
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, çalışanların işverenlerinden daha yenilikçi ve dijital çözümler beklediğini vurguladı. Çalışan bağlılığının şirketlerin kârlılığı üzerindeki doğrudan etkisini vurgulayan Özcan, araştırmalara göre çalışan bağlılığını artıran şirketlerin %23 oranında daha kârlı olduklarını belirtti. Özcan: “Şirketler bağlılığı arttırmak için çok çeşitli yaklaşımlar ortaya koyuyorlar. Bugün baktığımızda robotlardan bahsediyoruz. Çalışanın hayatını kolaylaştırmak istiyoruz. Bugün hepimiz çalışanlara bilgisayar veriyoruz. Belki de yarın robot veriyor olacağız. Evdeki işlerini yapsın, işine daha iyi konsantre olsun diye. Bunun ucu bucağı yok şirketler açısından. İşte elektrikli araç diyoruz. Otonom araçlar sürücüsüz. Belki de yarın servisle çalışanlarımızı getiriyoruz şirkete. Belki de diyeceğiz ki otonom araçlarla, sürücüsüz araçlarla herkesi evinden toplayacağı bir dünya göreceğiz. Yani dünyada her şey teknolojiyle yeniden şekilleniyor” şeklinde konuştu.
ANSİAD “Zirvedeki Kadınlar: İlham Veren Başarı Hikayeleri” başlığı ile düzenlenen panelin ikinci kısmı, konuş konuşmacıların ilham veren başarı hikayeleri ve soru cevaplar ile devam etti.
ANSİAD “Zirvedeki Kadınlar: İlham Veren Başarı Hikayeleri” paneli “ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Özbek’in konuklarımız Etki ve Yatırım Stratejisti İlkay Demirdağ, ManpowerGroup Türkiye CEO’su Feyza Narlı, GTech Kurucu Ortak ve CEO’su Mine Taşkaya, Pluxee Ülke CEO’su Eda Uluca Özcan’a Antalyalı Seramik Sanatçısı Tufan Dağıstanlı’nın seramik kuşu hediye takdiminin ardından sona erdi.
Yorum Yazın