© Adalya Medya 2021

‘Toplumsal zihniyet değişmeli’

Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasal mevzuatın yanında, toplumsal zihniyetin değiştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle Barohan önünde basın açıklaması yaptı. Türkiye'de kadınların hukuki kazanımlarına karşı yürütülen sistematik çalışmalar sonucunda, kadına yönelik şiddetin giderek arttığını belirten Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu üyesi Nur Deniz Toklu, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının vahşice ihlal edildiğini endişeyle izlediklerini belirtti. Toklu, "İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı bir şekilde çekinilmesi, Türk Medeni Kanunuyla ve 6284 sayılı Yasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemelerinin yapılacağının kamuoyunda sürekli gündemde tutulması, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşılması toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı açıklamaların desteklenmesi, toplumsal cinsiyet derslerinin müfredatlardan çıkartılması, kadını özgür birey olarak görmeyip, sadece aile içinde bir birey olarak sınırlandıran zihniyetin oluşmasına yol açan politik uygulamalar vb gibi nedenlerle kadınlar daha fazla şiddete açık hale getirilmektedir" dedi.

UYGULAMALARA YANSIMIYOR

Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesinde yasal mevzuatın önemini vurgulayan Toklu, "Ancak bunun yanında mevcut yasal düzenlemelerin ve uluslararası mevzuatın eksiklik ve tutarlılıkla uygulanmasının daha da önemli olduğunun farkındayız. Maalesef ülkemizdeki yasal düzenlemeler uygulamalara yansımamakta; siyasilerin, üniversitelerin, Diyanet İşleri Başkanlığının, kamu kurum ve kuruluşlarının kadına yönelik açıklamalarının kadınların yasalarla elde ettiği kazanımların uygulanabilirliği ortadan kaldırmaktadır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi devletin kadınları korumaya yönelik önlemleri ve şiddete yönelik politikalarıyla birebir ilgilidir" ifadelerini kullandı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YÜRÜRLÜĞÜ KONMALI

Erkek şiddeti, kadın cinayetleri ve kadının korunmasının temel bir politika olarak ele alınması gerektiğini söyleyen Toklu, "Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması ve şiddete uğrayan kadınların korunması devletin sorumluluğundadır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasal mevzuatın yanında, toplumsal zihniyetin değiştirilmesi de çok önem arz etmektedir. Devletin çok yönlü ve bütüncül politikalar üretmesi yanında, bu mücadelenin toplumsal düzeyde genele yayılarak etkin ve kararlı yürütülmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu. Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı olarak çekinilmesinin kadına yönelik şiddette kadınları korumasız bıraktığını ve kadınların yaşam hakkının ihlaline yol açtığını vurgulayan Toklu, "Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Türk Medeni Kanun'u, 6284 sayılı Kanun, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın haklarının tüm kurum ve kuruluşlarla eksiksiz uygulanması, Aile Hukuku ve kadına karşı şiddet alanlarında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamalarının kabul edilmemesi, nafaka konusunda yasal bir değişiklik yapılmaması ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe sokulması öncelikli taleplerimizdir" dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER