© Adalya Medya 2021

Toplu sözleşme yok sayılamaz

Kamu çalışanlarının ve emeklilerin tasarruf tedbirlerine dayanacak gücü olmadığını belirten Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Büro Sen Şube Başkanı Yılmaz Danabaşoğulları, Kamuda Tasarruf Genelgesi”nin toplu sözleşme hükümlerini yok sayan ilgili maddelerinin iptali için yargı sürecini başlattıklarını duyurdu.

Türkiye Kamu-Sen, “Kamuda Tasarruf Genelgesi”nin toplu sözleşme hükümlerini yok sayan ilgili maddelerinin iptali için yargı sürecini başlattı. Bütün illerde eş zamanlı açıklama yapan Türkiye Kamu-Sen, “İsraftan tasarruf edilir, alın terinden değil” diyerek memur ve emeklilerin sorunlarını bir kez daha dile getirdi. Servis hizmetlerine ve toplu taşım kartlarına ilişkin olarak toplu sözleşme ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları bulunduğuna dikkat çeken Danabaşoğulları, “Toplu sözleşme ile karar altına alınmış bir konuların, tek taraflı olarak idari bir kararla iptal edilmesi toplu sözleşmenin özerkliğine de aykırıdır. O halde bütün toplu sözleşme hükümlerini iptal etmek mümkün hale gelecek, toplu sözleşmelerin hiçbir geçerliliği kalmayacaktır” dedi.

‘Tasarruftan önce adalet sağlanmalı’

Antalya’daki açıklama Defterdarlık önünde gerçekleştirildi. Üyeler adına konuşan Türkiye Kamu-Sen Antalya İl Temsilcisi Yılmaz Danabaşoğulları, “Kamu çalışanlarının hakları üzerinden tasarruf sağlama imkan ve ihtimali bulunmamakta. Tasarruftan önce adalet sağlanmalı. Külfeti kamu çalışanına ödetmeden önce nimetten de çalışanlarımıza pay verilmeli. Milyonlarca memur ve memur emeklisinin beklentilerinin karşılanmasını verilen sözlerin hayata geçirilmesini istiyoruz. Kamu çalışanlarının ve emeklilerimizin sorunu çok, tasarruf tedbirlerine dayanacak gücü yok” açıklamasında bulundu.

‘Ekonomik olarak hiçbir katkısı yok’

Tasarruf tedbiri adı altında çalışanların kazanılmış haklarının kısıtlanmasına, toplu sözleşme hükümlerinin yok sayılmasına karşı olduklarının altını çizen Danabaşoğulları, şöyle konuştu:“Kamu çalışanlarının haklarına yönelik düzenlemelerin kamu bütçesine katkı yapmayacağı, aksine olumsuz sonuçlar doğuracağı inancındayız. Özellikle kamuda servis hizmetlerinin kaldırılması hem ekonomik hem de hukuki boyutları bakımından sorunlu bir uygulama olacaktır. Servis hizmeti lüks değil ve ihtiyaçtan doğmuştur. Ulaşımı zor olan kurumlara erişimi kolaylaştırmak, verimliliği ve etkinliği artırmak ve ulaşım giderlerinden tasarruf etmek amacıyla getirilmiş bir uygulamadır.  Servis hizmetlerini kaldırdığınızda, bu hizmetten faydalananlara toplu taşım kartı verilecektir. Bunun bir maliyeti vardır. Bazı kamu çalışanlarımız özel araçlarını kullanmayı tercih edecektir. Bu durumda hem ulaşım masrafları devam edecek hem özel araçlar nedeniyle şehrin trafiğine olumsuz etkisi olacak hem de büyük oranda dışa bağımlı olduğumuz akaryakıt tüketimi artacaktır. Bu uygulamanın ekonomik olarak hiçbir katkısı olmayacağı açıktır.”

Servis hizmetlerine ve toplu taşım kartlarına ilişkin olarak toplu sözleşme ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları bulunduğuna dikkat çeken Danabaşoğulları, şunları dile getirdi:

“Bu kararlar, başkaca bir işleme gerek kalmaksızın uygulanırlar. Dolayısıyla kanun hükmündedirler. Kanun hükmündeki bir uygulamanın normlar hiyerarşisinde daha aşağıda bulunan genelge ile kaldırılması hukuki değildir. Kaldı ki, toplu sözleşme ile karar altına alınmış bir konunun, tek taraflı olarak idari bir kararla iptal edilmesi toplu sözleşmenin özerkliğine de aykırıdır. O halde bütün toplu sözleşme hükümlerini iptal etmek mümkün hale gelecek, toplu sözleşmelerin hiçbir geçerliliği kalmayacaktır. Kamu çalışanlarımızın kazanılmış hakkı olan servis hizmetlerinin kaldırılmasının önüne geçmek, sendikacılığın geleceğini korumak ve toplu sözleşmenin hukuki gücünün korunmasını sağlamak adına, bu hükmün iptal edilmesi için geçtiğimiz gün yargıya başvurduk. İnşallah yüce Türk adaleti, en hakkaniyetli kararı verecek ve on binlerce kamu çalışanımızın mağdur edilmesini, hukuka uygun olmayan düzenlemelerle hakların geriletilmesini önleyecektir.”

‘Yargı yoluna başvuracağız’

Kamu görevlilerinin kazanılmış hakları olan giyim yardımının kısıtlanması, fazla mesailere sınır getirilmesi gibi uygulamaların da doğru olmadığını vurgulayan Danabaşoğulları, “Bundan sonra da uygulama aşamasına geçildiğinde yine tasarruf genelgesinde yer alan lojman kiraları, giyim yardımlarının kısıtlanması, kamuda en önemli konulardan bir tanesi olan hizmet araçları alımının durdurulması gibi konularda da yargı yoluna başvuracağız” açıklamasında bulundu.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER