Subaşı: “Meğer Cemevi için kamunun ilk desteğiymiş”

TBMM’de 5. Yargı Reformu Paketi olarak kanun teklifinin görüşmeleri devam ediyor. Görüşmelerde parti grupları arasında hararetli tartışmalar da yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde Alevi-Kürt ayrımcılığı konusunda başlayan karşılıklı sataşmalar ve tartışmalar Meclis’te tansiyonu yükseltti.

5. Yargı Paketi kapsamında İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911) ve Adalet Komisyonu Raporu’nun tartışıldığı TBMM oturumunda, Yasa ile ilgili partisinin görüşlerini açıklamak üzere kürsüye gelen İYİ parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, meclisi adeta karıştırtan ve uzun süredir devam eden Alevi-Kürt ayırımcılığı konusuna dahil oldu.

Subaşı; 1. Madde ile ilgili hazırladığı konuşmadan vazgeçtiğini belirterek “Geçmişte yaşanan doğrular yanlışlar olabilir. Ayrımcılık olup olmadığı da konuşulur tartışılır, yeter ki tahammüllü olalım. Yaklaşık 25 yıl önceydi. Alevi yurttaşların istekleri üzerine plan değişikliği ve tahsis çalışmaları ile Antalya'da cemevi yapımını sağlamıştık. O yıllarda bu kararımın bir ilk olduğunu bilmiyordum. Meğer Cemevi yapımı için kamunun ilk desteğiymiş" dedi.

Birbirimize saygılı olmak zorundayız.

Milletvekili Hasan Subaşı, dikkatleri çeken önemli konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ne oldu? Yeterince konuşmadık, tartışamadık çözemedik ve sonunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘Cemevi, Alevilerin ibadetgâhıdır’ kararı aldı. Çünkü bu alevi yurttaşlarımızın tercihidir. Bunlar konuşulamıyor... Yargımız da karar veremedi. Nihayet AİHM kararı, ‘ayrımcılık var’ dedi ve devleti mahkûm etti... Bu bizim ayıbımız değil mi? Bizim konuşamadığımız çözemediğimiz konular dünya meselesi olur başkaları konuşur ve bazen manipüle edebilir. Bu çatı altında birbirimize tahammül ederek tartışır konuşursak çözemeyeceğimiz sorun olamaz. Hiç değilse sorunlarımıza çözüm bulabileceğimiz tek yer olan bu yüce çatı altında birbirimize saygılı olmak dinlemek zorundayız.”

Sorunlarımızı biz çözeceğiz

Hasan Subaşı, ülkede yaşanan her sorunun TBMM çatısı altında çözümünden yana olduklarını tekrarlayarak önemli bir mesaj verdi: “Biz, Kürtlerle ya da Alevilerle olan ilişkimizi dünya devletlerine ya da dünya mahkemelerine terk edemeyiz. Biz kendi sorunlarımızı burada sorgulama ve tartışma kabiliyetine sahip olmalıyız ve bunda da risk alması gereken, elini taşın altına sokması gereken siyasetçidir. Bunları bu çatı altında tartışamazsak başkaları başka yerlerde tartışır; diğer ülkeler müdahil olur, diğer devletlerin manipülasyonlarıyla karşılaşırız. Her şeyin burada konuşulabilmesi ve birbirimize tahammül göstermemiz hâlinde Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu olmadığını ifade etmek istiyorum.” diye sözlerine ekledi.