© Adalya Medya 2021

SP’li Tongüç: ‘Adalet mülkün temelidir’

Saadet Partisi Antalya İl Teşkilatı Ekim Ayı İl Divan Toplantısını Genel Merkez Başkanlık Divanı Üyesi İlyas Tongüç'ün katılımıyla gerçekleştirildi. Tongüç; “Adalet olmadan huzur olmaz. Adalet mülkün temelidir. Yani malımızın mülkümüzün değil, devletin temelidir. Bu da bizim 3. Yıldızımız” dedi.

Saadet Partisi Antalya İl Teşkilatı Ekim Ayı İl Divan Toplantısını Genel Merkez Başkanlık Divanı Üyesi İlyas Tongüç'ün katılımıyla Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (AESOB) konferans salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya Genel İdare Kurulu üyesi ve Antalya İl Sorumlusu Hasan Güldal, İl Başkanı Ramazan Düzen, İl Başkan Yardımcıları, İlçe Başkanları ve Yardımcıları, MİLKO Kuruluşların Şube Başkanları ile partililer katıldı.

Yöneticilerin liyakatli olması gerektiğini ve her işte işin ehline verilmesi gerektiğini belirten Genel Merkez Başkanlık Divanı Üyesi İlyas Tongüç, “Adalet olmadan huzur olmaz. Adalet mülkün temelidir. Yani malımızın mülkümüzün değil, devletin temelidir. Bu da bizim 3. yıldızımız. Huzur ve barış olacak. Fikir ve inanç hürriyeti teminat altına alınacak, bu da adaletle korunacak. Olmadan olmaz. Bu prensiplere dayanarak bizim dışımızda politika icra eden, bunu somutlaştıran ben başka bir görüş olduğu kanaatinde değilim şimdiye kadar. Ha biz bu arada buna şu hususları da yerleştirdik. Nedir o? Yönetimde siz ülkenin problemlerini çözmek istiyorsanız; işi ehline vereceksiniz. Bu temel bir kuraldır. Arabanız bozulduysa seversiniz sevmezsiniz ama işi ehline en iyi ustaya verirsiniz tamirat için. O zaman arabanız çalışır. Ama siz benim yakınımdır deyip de işin ehli olmayan insanları büyük mevkilere getirirseniz, o zaman siz de hapı yutarsınız bu millet de hapı yutar. Şu anda karşılaştığımız sıkıntılar bundan kaynaklanıyor” diye ifade etti.
 

Devleti yönetmeye talip olanlar şeffaf olmak mecburiyetinde olduğunu söyleyen Tongüç sözlerini şöyle sürdürdü: “Her yaptıkları işin, her attıkları adımın, her verdikleri kararın hesabını millete vermek mecburiyetindedir. Siz kim oluyorsunuz ya? Ben 50+1 oy aldım benden hesap soramazsınız' diyemez bir Cumhurbaşkanı. Milletvekili de diyemez bakan da diyemez.

Batıyı biz tenkit ederiz. Ben prensip itibarıyla menfaatperest oldukları için Batı'ya tam güvenemem. Ama şunu da görelim şeffaflık onlar da var. Hem de nasıl. İğneden ipliğe her attıkları adımı yöneticilerine soruyorlar. E biz niye sormayalım? Elbette sorarız. Dış politika tamamen bir keşmekeşe döndü. Bundan 20 sene önceki dış politikayla şimdikine bakın, birbiriyle taban tabana zıt. Amerika istedi diye Irak müdahalesine destek verdik biz. Meclis rıza göstermemesine rağmen. Amerika istedi diye biz Suriye'ye müdahale etmeye kalktık. Libya'daki kargaşa belli, işte Yemen belli. Amerika'nın derdi başka bizimkilerin derdi başkaydı. Amerika'nın bir tane derdi var: Büyük Ortadoğu Projesi adı altında büyük İsrail Projesi'ni kurmak.

Bir zamanlar bizim devlet başkanlarımız çıkıp da 'Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanıyız' demedi mi? dedi. Şimdi kafa tutmaya kalkıyoruz. Yani bir seçime gideceğiz diye bu kadar yalpa yapmak doğru değil. Baştan da söyledim biz Amerika'ya da Avrupa'ya da güvenmeyiz. Ama dünyada barış ve huzur olsun diye onlarla da münasebet kurmaktan çekinmeyiz. Ama hakkımızı onlara yedirmeyiz. Bunu da herkes bilmeli. Biz dünyada barış olsun isteriz ama dünyadaki barış bizim şahsiyetli bir dış politika izlememize bağlıdır. Arkasından da ilk adımı komşularımızla İslam ülkeleriyle bir araya gelerek atma mecburiyetimiz var. Sonra da bütün dünyaya örnek olacak sistemi biz kurdururuz.”

PARANIN İTİBARI, ÜLKENİN İTİBARIDIR!

Saadet Partisi İl Başkanı Ramazan Düzen ise; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2005 yılında yaptığı konuşmada alıntı yaparak sözlerine başlayarak; "Para; bayrak gibi, milli marş gibi, bir ülkenin itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı ülkenin itibarıdır. Ama maalesef ülkemizde paranın itibarıyla birlikte ülkenin itibarını da yıllarca beş paralık ettiler" dedi.

Cumhurbaşkanı gerçekten de çok önemli bir şey söylemiş; bir ülkenin itibarı ne saraylar, ne köprüler, ne makam arabalarıdır. Bir ülkenin itibarı parasıdır, parasının değeridir, demiş. Ve unutulmamalıdır ki bu bir gerçektir; para, bir hak ölçüsüdür. Emeğinin karşılığında insana para veriyorsunuz, o ölçüyü korumakla da mükellefsiniz diyen Saadet Partisi İl Başkanı Ramazan Düzen konuşmasını şöyle noktaladı:

“Peki, şu an bizim paramızın bir itibarı kaldı mı? Türk lirası neredeyse oyuncak paralara karşı bile değer kaybedecek kadar güçsüzleşti! Kalkınan, iktidarın üretim yerine sağa sola savuşturmak için borçlandığı ve dolar arttıkça daha da yükselen faiziyle birlikte o borcun alacaklıları oldu.

Ünlü bir sanatçıya sormuşlar; "Efendim, dünyanın gidişatı kötü. Nasıl olacak da dünya bu durumdan kurtulacak?"

"Utanma duygusu" demiş o sanatçı, "Dünyayı yalnızca utanma duygusu kurtarabilir."

Utanma duygusu taşıyan insanlar yöneticilik makamında bulunurlar, yaptıkları hatalardan dolayı bir utanma hissi duyup bunu düzeltmek isterlerse o zaman meseleler çözülür.

Şimdi bu arkadaşlar ülkeyi içine düşürdükleri bu durum nedeniyle yürekleri sızlamadığı için bir türlü bu krizlerden kurtulamıyoruz.

Zamanında yoksulluk içindeki ülkelerin vatandaşlarına bakıp, "Günde 10 doların altında yaşıyorlar" diye düşünüp onlara üzülürdük. Şimdi bizim ülkemizdeki asgari ücretliler, yani ülkenin yarısı sayenizde günde 10 doların altında çalışıyor.
 

Hakikaten merak ediyorum; meydana getirdiğiniz bu sefalet karşısında yüreğiniz sızlamıyor mu? Edalarına baktığımız zaman hiç de öyle bir halet-i ruhiye taşıdıkları kanaati oluşmuyor.

Yunan turistler Türkiye’ye gelir bavullarını doldurur, bize de döviz bırakır giderdi. Şimdi Yunanlılar gelmiyor, Bulgarlar geliyor; bagajlarını doldurup, yiyip içip dönüyorlar.

Bizim vatandaşımız ise kendi ülkesinde bir alışveriş sepetinin yarısını bile dolduramıyor. Bu insanları üzmez mi? Döviz geliyor diye bir avunmanın içine girdikleri taktirde milletin problemini anlamaları ve çözüm üretme derdine düşmeleri mümkün değil.

 

Avrupalı emekliler, öğrenciler bir aylık maaşlarıyla ya da harçlıklarıyla ülkemize gelip bu cennet vatanın tadını çıkarıyorlar. Ceplerine koydukları 1000 Euro ile burada rahat bir hayat sürüyorlar...

Bizim vatandaşımız ise pikniğe giderken bile bir kilo et alabilmek için kara kara düşünüyor.

İnsanımızın bu küçük mutluluğunu bile elinden aldığınız için vicdanlarınız sızlamıyor mu?

Ülkemizi "turiste cennet, kendi halkına zindan" ettiğiniz için yüreğiniz sızlamıyor mu?

Önümüz kış... Ama insanımız bir bot ile montu bile aynı ay içinde alamıyor. Hele bir de asgari ücretliyse ve çocuğu varsa mont bile imkânsız oluyor. Halkımızı bu yoksulluğa mahkum ettiğiniz için yüreğiniz sızlamıyor mu?

Biz Saadet Partisi olarak bu "yüksekler sarmalını" tersine çevirmeye kararlıyız. Paramızın itibarını yeniden sağlamaya, borç batağından hem ülkemizi hem de insanımızı çıkarmaya ve alın terimizin faizcilere akıtılmasına bir son vermeye kararlıyız! İsraf ve borca dayalı ekonomik anlayış nedeniyle ülkemizin boşa akıtılan kaynaklarını, üretime ve istihdama yönlendirmeye kararlıyız.

Vatandaşımızın alım gücünü yükseltmeye, hayat pahalılığına son vererek sofrasındaki ekmeği büyütmeye kararlıyız. Milletimiz bilmeli ki kurtuluş reçetesi Saadet Partimizin politikalarında yatmaktadır.

Saadet Partimiz; Milli Görüşü bir ideal olarak benimsemiştir, adil bir kalkınma modelini benimsemiştir.

İktidar olduğu dönemde de bunun ne kadar doğru olduğunu göreceksiniz.” 

Toplantının sonunda Saadet Partisine yeni katılımlara rozet ve plaketler verildi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER