‘Emekçilerin kaderi ölüm değildir’
GÜNDEMTMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu, 3 Mart 1992 yılında Zonguldak Kozlu’da kömür madeni ocağının patlaması ve 263 maden emekçisinin vefatının 33. yılında basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu adına Genel Sekreter ve Elektrik Mühendisleri Odası Şube Başkanı Şaban Tat okudu.
Madenlerin, fabrikaların, inşaatların ve tersanelerin çalışanların mezarı olmaya devam ettiğini, her yıl binlerce emekçinin çalışırken hayatını kaybettiğini dile getiren Tat, “Ülkemizdeki iş cinayetlerine dikkat çekebilmek, insan hayatının, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin önemini vurgulamak için 3 Mart tarihi TMMOB tarafından “İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü” olarak ilan edilmiştir.” dedi.
Emek Sömürüsü İyice Derinleşti
Ülkemizde yaşanan birçok acıya, uyarılara rağmen hala gereken önlemlerin alınmadığını, yapılması gereken düzenlemelerin katliamın üzerinden 33 yıl geçmesine rağmen yapılmadığını ifade eden Tat, “Aradan geçen 33 yılda on binlerce kişi, evine ekmek götürebilmek için çalıştığı işyerinde hayatını kaybetti. İşçiler için ekmek mücadelesi yaşam mücadelesine dönerken, kayıtlara geçen rakamlara göre; 2024 yılında en az 1897 işçinin, iş cinayeti nedeniyle yaşamını yitirdiği tespit edildi.” dedi. “Emek sömürüsünün derinleştiği; esnek, güvencesiz istihdamın yaygınlaştığı, emek örgütlerinin etkisizleştirildiği 23 yıllık AKP iktidarı dönemi boyunca toplu işçi ölümleri tarihin en yüksek sayılarına ulaşmış, 23 yılda 32 binin üzerinde emekçi işyerlerinde hayatını kaybetmiştir.” ifadelerini kullanan Tat, Kartalkaya’da yaşanan yangın faciasına da dikkat çekerek, patronların daha fazla kar yapmak adına gereken önlemleri almadığını, kamu otoritesinin de denetim yapmayarak buna göz yumduğunu belirtti.
Denetimsizlikler Ve Yaptırımsızlıklar Sürmemeli
Sadece toplu katliamların değil, her gün birçok iş yerinde denetimsizlik ve kar hırsı nedeniyle de iş cinayetleri yaşandığını ifade eden Tat, Emekçilerin hayatlarını kazanmak için gittikleri işyerlerini, hayatlarını kaybettikleri yerler haline gelmesi ülkemizin en büyük trajedilerinden birisidir. Denetimsizlik ve yaptırımsızlık sürdükçe iş cinayetlerini engellemek mümkün değildir. Bu durum mevcut yasal düzenlemelerin iş kazalarını ve ölümlerini önlemekteki yetersizliğinin, ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda köklü ve yapısal sorunlar olduğunun en açık göstergesidir. Oysa “elverişli koşullarda çalışma hakkı” İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde güvence altına alınmış bir haktır. Emeğin yüzlerce yıllık mücadelesi sonucunda benimsenen bu hak, “işçi sağlığı ve iş güvenliği” adıyla tüm dünyada kabul edilen temel bir çalışma ilkesi halini almıştır.” dedi.
İşçi Cinayetleri Ve Meslek Hastalıkları Arttı
İşçi sağlığı ve güvenliği alanında 2013 yılında yürürlüğe konulan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çalışma yaşamını düzenleyen tek yasa olmadığını, Çalışma yaşamı, 4857 sayılı İş Kanunu, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu olmak üzere birçok yasa ile de desteklendiğini ifade eden Tat, “İş yasalarının, çalışanların hakkını korumak ve geliştirmek amacını temel ilke edinmesi gerekirken, 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve alana ilişkin yapılan diğer düzenlemeler işverenlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı, ödünç işçiliği yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri budayan işçi sağlığı ve iş güvenliğini işveren yükümlülüğü olarak görmeyen, örgütlülük önüne engeller koyan düzenlemelerdir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile işçi sağlığı ve güvenliği alanı, taşeronlaştırılmış, piyasa koşullarına terk edilmiştir.” dedi. Bu yasa ile birlikte işverenin işçinin sağlığını ve güvenliğini sağlama yükümlülüğünün, Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri (OSGB) adıyla kurulan, irili ufaklı şirketlere bırakıldığını belirten Tat, bunun sonucunda işçi cinayetlerinin ve meslek hastalıklarının hızla arttığını belirtti. 6331 sayılı Kanunu, İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Taşeronlaştırma Yasası olarak tanımlamanın daha doğru olacağını belirten Tat, “İşverenler iş yerlerinde iş kazalarına yönelik koruyucu, etkin ve yeterli önlemlerde bulunmadıkları için, siyasi iktidar bu kazaların ölümle sonuçlanacağı bilindiği halde kazaların önlenmesi için yeterli ve etkin denetleme yapmadığından, ayrıca yükümlülüklerini yerine getirmeyen işyerlerine caydırıcı yaptırımlar uygulamadığından doğrudan sorumludur.” İfadelerini kullandı.
Adil Yargılanma Ve Örgütlenme İstiyoruz
Emekçilerin sendikal haklarının baskı altından tutulması sonucunda, iş cinayetleri, iş kazaları ve meslek hastalıklarının daha da yaygınlaştığını belirten Tat, “Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller tüm çalışanlar için kaldırılmadıkça işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda yol almak mümkün olmayacaktır. Sendikasız uzman, sendikasız işçi, örgütsüz bir çalışma yaşamı ile emekçiler tüm olumsuzluklara açık ve savunmasızdır. Bu savunmasızlığa karşı adil yargılanma, örgütlenme, insani koşullarda bir çalışma yaşamı ve işyerlerinde emekçilerin ölmeyeceği, yaralanmayacağı, sakat kalmayacağı bir düzen istiyoruz.” dedi.
İş Kazalarının Durdurulması Adına Mücadele Edeceğiz
İş cinayetleri ve iş kazalarının büyük bir çoğunluğunun önlenebilir nitelikte olduğunu ifade eden Tat, “Bilimsel ve teknik ölçütler doğrultusunda atılacak adımlarla, göz göre göre “geliyorum” diyen facialara son vermek mümkündür. Ancak bunun için önce insan hayatına ve emeğe değer veren bir yaklaşımın benimsenmesi gerekmektedir. Bizler, her 3 Mart’ta olduğu gibi bugün de iş kazaları ve iş cinayetleriyle mücadele etmek için sesimizi yükseltiyoruz. Ölüm, yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız, mesleğimiz için sesimizi yükseltiyoruz. Tüm ülkede, tüm çalışma alanlarında iş güvenliği önlemlerinin artırılması, etkin denetim sisteminin yerleştirilmesi, iş cinayetlerinin ve iş kazalarının durdurulması için yılmadan mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.” ifadelerini kullanarak konuşmasını sonlandırdı.
İlginizi Çekebilir