© Adalya Medya 2021

'Dışa bağımlılık oranımız fazla'

Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, tarımsal krize doğru gidildiğini belirterek, “Gübre ve yem başta olmak üzere tarımsal tedarikte ciddi bir dışa bağımlılık oranımız var” dedi.

Antalya Ticaret Borsası (ATB) Mayıs ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında gerçekleştirildi. Pandemi döneminin başladığı 2020 yılından itibaren görüntülü olarak gerçekleştirilen toplantılar uzun bir aranın ardından ilk defa yüz yüze gerçekleştirildi. Toplantıda üyeler, yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili bilgilendirilirken, ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır tarım sektöründe yaşanan sıkıntılara dikkat çekti. Çandır,“Geldiğimiz noktada artık sadece bizde değil tüm dünyada toplam bir tarımsal kriz yükselmeye başlamakta. Bu kriz sadece fiyat artışları şeklinde çıkmıyor karşımıza, girdilerden ürünlere tedarik edememe krizi şeklinde de çıkıyor. Sektörümüz uzun bir süredir güç kaybediyor ve dünyadaki gelişmeleri de dikkate aldığımızda gelecek bizler için daha büyük tehlikeler barındırıyor. Yapılması gerekenler bakımından sürekli gecikiyoruz. Üstelik yapılanlar bize öncesini aratıyor” dedi.

“TARIM STRATEJİK BİR SEKTÖR”

Göreve geldiklerinden bu yanadır her fırsatta tarımın stratejik bir sektör olduğuna dikkat çektiğini hatırlatan Çandır, şunları söyledi:

“Bazı kesimler bu tespitimize tepki mahiyetinde ifadelerde bulundular ama biz tespitimizden hiç vazgeçmedik. Sektörümüzü stratejik kabul etmenin doğal sonucu olarak nelerin yapılması gerektiğini her seferinde açıkladık. Örneğin; tanımlayamadığımızı ölçemeyiz, ölçemediğimizi planlayamayız, planlayamadığımızı da yönetemeyiz prensibinden hareketle mutlaka girdilerden ürünlere ve tüm prosesler için kapsamlı bir standartlar kümesi tanımlamalıyız. Bu standartlara uygun kapsayıcı ve geçerli bir tarım envanteri çıkarmalıyız diye önerilerde bulunduk. Kapsayıcı bir toplu stratejik planlama ancak bu adımlardan sonra yapılabilir ve uygulanabilir dedik.”

 “GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİK, ÖNERİLERİMİZİ DİLE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Salgın ortamında tarımın stratejik bir sektör olduğunu söyleyenleri dinledikçe umutlandıklarını dile getiren Çandır, “Geçen süre boyunca tarımda seferberlik ilan etmeliyiz dedik. Bu seferberlikte nelerin yapılması gerektiğine yönelik önerilerde bulunduk. Ortalama uygulamalarla yetinmek durumunda kaldık. Salgın sırasında ise tarımda olağanüstü hal ilan edilmesi ve acil eylemler gerekli dedik. İlan edilen enflasyonda en az etkiye sahip olmamıza hatta enflasyonu aşağıya çekme oranlarımıza rağmen günah keçisi ilan edildik. Tarımsal ürün fiyatlarındaki enflasyonun en az 2 katını tarımsal girdi fiyatlarında yaşıyoruz dedik. Ziraat Bankası finansmanıyla entegre bir girdi tedarik portalı (GİTAP) kurarsak girdi maliyetlerimizi ortalama yüzde 30 daha aşağıya indirmek mümkün dedik. Bu önerimizi dile getirmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“TARIMSAL KRİZ YÜKSELİYOR, DÜNYA TEDİRGİN”

Gelinen noktada artık sadece Türkiye’de değil tüm dünyada toplam bir tarımsal krizin yükselmeye başladığını ifade eden Çandır, “Bu kriz sadece fiyat artışları şeklinde çıkmıyor karşımıza. Girdilerden ürünlere tedarik edememe krizi şeklinde de çıkıyor. The Economist Dergisi’nin bu ayki kapak konusu; dünyada 10 haftalık buğday stoku kaldığıydı. Bu rakam, son 15 yılın en düşük stok rakamıdır. Rusya-Ukrayna savaşından sonra en büyük ikinci üretici olan Hindistan’ın da bu ay ihracatı yasaklama kararı alması, dünyayı tedirgin etti” diye konuştu.

“TARIMSAL TEDARİKDE DIŞA BAĞIMLILIK ORANIMIZ CİDDİ”

“Buğday üretiminde nispeten iyi durumda olmamız rahatlatıcı ama mutlaka bugünlere dünden hazırlanmaya başlamalıydık” diyen Çandır, “Tarımda ürün yeterlilik oranlarımız ya bıçak sırtı düzeyinde ya da yetersiz durumda. Gübre ve yem başta olmak üzere tarımsal tedarikte ise ciddi bir dışa bağımlılık oranımız var. Hayati önemdeki gübre ve yem girdilerinin tedarik imkanları giderek zorlaşmakta. Buğdaydakine benzer ihracat kısıtlamaları bu girdiler için de yaşanmakta. Uzmanlar, arz yetersizliğinin etkili olması dolayısıyla bu tür kısıtlama kararlarının önümüzdeki dönemlerde de süreceğini belirtmekte. Dolayısıyla hazırlıklarımızı dünden yapmaya başlamalıydık” açıklamasında bulundu.

“ACİLEN İNOVASYON ATILIMINA GİRMEK ZORUNDAYIZ”

Özellikle bitki besleme ve koruma ürünlerine yönelik inovasyon atılımı içine acilen girmek zorunda olduğumuzu vurgulayan Çandır, “Tıpkı salgın sırasında geliştirdiğimiz aşı için giriştiğimiz atılım gibi davranmalıyız. Bu amaçla hızlı ve bilimsel çalışmalara özel destekler ve teşvikler vermeli, sonuç alıcı icraatlara girişmeliyiz. Bunun için bilim ve teknik insan kaynaklarımız, teknik yazılım ve donanım kapasitemiz mevcut. Bu kapasiteyi mutlaka sözünü ettiğim amaçla bir araya getirip hızlı sonuçlar üretebilmeliyiz. Böylece ülkemiz genelinde 70 milyar dolar olan tarımsal katma değerin geçen yıl 40 miyar dolara düşmesine ve kentimizde de 4 milyar dolarlık tarımsal katma değerin 2 milyar doların altına düşmesine razı olmayız” dedi.

“GİDİŞATI TERSİNE ÇEVİRMELİYİZ”

Dışa bağımlılık oranı düştükçe katma değer yaratma gücümüzün de yeniden artmaya başlayacağının altını çizen Çandır, “Yıllardır yeterli tortuyu bırakamayan tarımsal faaliyetlerimiz, katma değer yaratma gücünü ciddi bir biçimde kaybetmekteydi. Bu gidişat, sürdürülebilir olma özelliğine sahip değil. Bir an önce gidişatı tersine çevirmeye bakmalıyız. Çünkü bu güce ve birikime sahibiz, yeter ki birlikte hareket ederek ortak hedeflere odaklanalım” diye konuştu.

“KAYITLI ÇİFTÇİ SAYIMIZ İLK KEZ 500 BİNİN ALTINA DÜŞTÜ”

Tarımsal potansiyel ve daha önceki başarılar dikkate alındığında karamsar olmamak gerektiğini belirten Çandır, konuşmasına şöyle devam etti:

“Ancak iyimser olacağız diye de gerçeklere gözümüzü kapatamayız. 2010 yılından beri sektörümüzün reel kazancı düşmekte. Ortalama 17 liraya mal ettiğimiz ürünü 15 liraya satarak varlığımızı sürdüremeyiz. Böyle bir gidişatın sonu, tarımsal faaliyetlerden çekilmektir. Nitekim bir zamanlar 1.5 milyon olan kayıtlı çiftçi sayımız, ilk kez 500 binin altına düştü. Tarımsal alan kaybımız da yüzde 20’lere ulaştı. Tarımın orijinal üretim faktörü emekte ve temel faktörü toprakta yaşadığımız kayıplar, mutlaka yeniden kazanmamız gereken vazgeçilmez kaynaklarımızdır.”

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER