Arkeolog Adayları Döşemealtı’nı Tanıdı
EĞİTİMHas Yörükler Derneği, Döşemealtı Belediyesi ve Akdeniz Üniversitesi ile yaptığı güç birliği çerçevesinde, Akdeniz Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümü öğrencileri Döşemealtı'nı gezdi.
Sabah erken saatlerde üniversite kapısından yola çıkan öğrencilerin ilk durağı, 500 yüz bin yıllık yerleşim merkezi olarak kullanıldığı tespit edilen Karain Mağarası oldu. 1946 yılından beri kazılar yapılmakta olan, Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır. Karain Mağarası, Anadolu ve Yakın Doğu tarihi açısından önemli bir paleolitik merkezi olan Karain mağarasını gezip, 500 yıl önce yaşamış insanların el izlerine dokundular.
Buradan sonra İpek Yolunun en önemli hanlarından birisi olan Osmanlı döneminden kalma, Kırkgöz Han’a geçildi. Öğrencilere gözleme ve ayran ikramının ardından Yörükler İl Hatunu Sibel Gezen ise yörükleri anlatarak, “Yörükler özü mert, sözü sert insanlardır. Yörükler, Anadolu ve Rumeli’de göçebe olarak yaşayan, geçimlerini hayvancılıkla sağlayan ve mevsimlere göre ova veya yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen adıdır. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi manaları ifade eden “Yörük” kelimesi yerine “Yürük” kelimesi de kullanılır. Bizler artık günümüz koşullarında konar-göçerlik olarak yaşamıyoruz ama bize özgü geleneklerimizi halen sürdürüyoruz ve gelecek nesillere aktarmaya çalışıyoruz. Geçmişimizle gurur duyuyor ve gelecek nesillere öz benliğimizi aktarmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanından gelmiş olan genç arkeologlara da kendimizi tanıtabilirsek ne mutlu bize” dedi.
Döşemealtı Has Yörükler Dernek Başkan yardımcısı Mustafa Say ise bölgede halen yaşamlarını sürdüren yörükler hakkında bilgiler vererek, “Döşemealtı Bölgesi Karain Mağarası ile ilk insanların yaşadığı bölge. Antik çağlarda Romalıların, yakın dönemde ise Selçuklu ve Osmanlıların hüküm sürdüğü bir bölge. Bizden önce neredeyse Taş devri insanlarının ardından Romalıların, Selçukluların ve Osmanlıların yaşadığı bu güzel bölgeyi yörük atalarımız yurt olarak seçmişler. Yaşadığımız bölgeye ismini veren bizim Derbent boğazı olarak adlandırdığımız, antik çağlarda ise Pamfilya ve Psidia kentlerini bağlayan boğaza Klimax boğazı deniliyormuş. 1940’lı yıllarda bu antik kentin tam ortasından dozerler ile yol yapmak istemişler. Ama bizim atalarımız, “Romalılardan kalma, antik bir kentin ortasından dozerlerin geçirilmesine, taş döşeme yolun üzerine asvalt dökülmesine izin vermemişler. Bu nedenle atalarımızla gurur duyuyoruz. Doğa ile yaşamayı bilen ve doğadaki her taşa, her kuşa saygılı yörükler bölgemizdeki tarihi kentlere zarar verenlerle mücadele etmişlerdir.” Dedi.
Etkinlik, bir başka etkinlikte buluşmak üzere bölge yörüklerinden İbrahim Köse’nin işletmecisi SHAQQA isimli kafesinde çay ikramıyla sona erdi.
İlginizi Çekebilir