© Adalya Medya 2021

Antalya kentleşme baskısı altında

TMMOB Antalya İl Koordinasyon Kurulu (İKK)Başkanı Şaban Tat, Antalya ilinin yoğun kentleşme baskısı altında kalmasıyla birlikte gündeme getirilen emsal artışlı parçacıl plan değişikliklerine karşı "Yapılacak imar planı değişikliklerinin kamu yararı amaçlı, bütüncül planlarla uyumlu, mevzuatlara uygun ve toplumun her kesimine eşit haklar kazandırıyor olması gerektiği kuşkusuzdur" dedi.

İKK Başkanı ve Elektrik Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Şaban Tat, imar planı değişiklikleri ile ilgili basın açıklamasında bulundu.

İmar planlarının, 3194 sayılı İmar Kanunu, Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği, Değer Artış Payı Yönetmeliği ve diğer mevzuatlar ile denetlendiğini ve imar planlarında hesaplanan nüfusa karşılık kentlerde oluşturulan kamusal donatı, sosyal teknik ve altyapı alanlarının standartlarının bu vesile ile sağlandığını, emsal artışları olan veya olmayan imar planı değişikliklerinde ise meri mevzuatlara göre; imar planı değişikliğinde emlak değeri artıyor ise bu artışın tamamına yakınının bedelinin kamuya harç olarak aktarıldığını ve bu bedel dışında emsal artışının getirdiği o alanda yaşaması planlanan kişi sayısına göre de sosyal donatı ve teknik altyapı alanlarının kamuya terki sağlanmasının gerekli olduğunu belirten Tat, "Ancak her ne koşulda olursa olsun, mevzuatlara uygun bile olsa parçacıl planlama yaklaşımlarından vazgeçilmeli ve bütüncül planlama koşulları belirlemek üzere çalışmalar yapılmalıdır." dedi. Tat, bu bağlamda ilgili kurumların, ivedilikle kentin silüetini etkileyen yapı cepheleri, yükseklikleri, ebatları, yapı yaklaşma mesafeleri, sokak dokusu, iklimsel çevreye etkileri, ulaşım ve altyapı gibi birçok belirlenen kriterin teknik, sosyal ve bilimsel veriler ışığında değerlendirilip, bölgesel kapasiteleri belirlenerek bütüncül planlama anlayışı ile öncelikli herkese adaletli, eşit planlama koşullarını oluşturulması gerektiğini belirtti.

Plan değişikliklerinde, ilgili belediyelerin uzun vadeli kentleşme politikaları ve planlama kriterlerinin belirlenmemiş olması nedeniyle KİPA, Adonis arkası ve birçok alanda imar planı değişikliklerinin gündeme geldiğini söz konusu benzer imar planı değişikliklerinin ilgili mevzuatlarca gerekliliğinin sağlandığı ancak esas ilgili kurumların kent merkezi bütününde planlama kurallarını net bir şekilde ortaya koymadığı için çevresindeki alanlar ile planlama ilişkilendirilmesinin yapılamadığını, alt yapı ve ulaşım kapasitesine etkilerinin ve kentsel ısı adası etkisinin, aşırı yağışlara karşı iklimsel tespitlerinin yapılamadığı ve olası ortaya çıkabilecek kent sorunlarının nasıl çözümleneceğinin bilinemediği bir düzenle karşı karşıya kalınacağını dile getiren Tat, "Şöyle ki mevcut yapıların birer birer yıkılarak yerine emsal artışı verilerek yapılan yeni yapılarda kişi sayısının artışı ile su arzı, atık su uzaklaştırma, doğal gaz, internet ve elektrik gibi altyapı hizmetleri için yurt dışından temin edilen doğal kaynakların kullanılmasının da artış göstereceği, dolayısıyla da karbondioksit gibi sera gazları başta olmak üzere çeşitli kirletici gazların atmosfere salınmasına yol açacağı aşikârdır. Bunun yanı sıra, yeni emsale göre tasarlanan altyapı tesisatı için ek karbon emisyonu oluşmakta ve mevcut altyapı tesisatları da yetersiz kalacağı için atıl duruma gelebilir." dedi.

Antalya kent merkezinde yer alan üç hava kalitesi izleme istasyonunda ölçülen değerlerde evsel ısınma, trafik kaynaklı emisyonların sınır değerlerin üzerinde ölçüldüğünü belirten Tat, “"İmar planı değişikliği ile emsal artışı yaşanan parsellerde, nüfus artışı ve buna bağlı olarak bölge trafiği olumsuz yönde etkilenecek; toplam araç sayısı ve emisyonlar artacak, bu durum ise hava kalitesini daha da kötüleştirecektir. Dolayısıyla Anayasa’nın 56. Maddesi’nin uygulanmasını, bizzat devlet eliyle imkânsız hale getirmektedir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde parçacıl planlama anlayışının, Anayasa’nın 57. Maddesi’ne uygun olmadığı ve sürdürülebilir bir kentleşme süreciyle örtüşmediği görülmektedir." dedi.

İKK olarak belediyelere açık çağrıda bulunduklarını dile getiren Tat, belediyelerin zaman kaybetmeden sakınım planlarına başlayarak, mahalle ölçeğinde iklim değişikliğine, depreme direnç kazanacak şekilde kenti bir bütün olarak ele almanın önemini vurgulayan Tat, kurallar belirlenene kadar yoğunluk artışı yapılan alanların çevresindeki altyapı hizmetlerini aksayacağını, mevcut ulaşım ve çevre sorunlarının daha derinleşeceğini öngördükleri için  parçacıl plan değişikliklerinin yapılmaması gerektiğini söyledi.

Tat, "Tüm meslek odaları olarak kentlerimizin sürdürülebilir gelişmesine, kentlerimizde yaşam kalitesinin arttırılmasına, yapılacak teknik ve sosyal analizler ışığında sürdürülebilir mekânsal planlar ile kentimizin de bulunduğu coğrafyanın depremsellik durumunun, yapılar üzerindeki yıkıcı etkisinin minimize edilmesine ve kentlilik bilincinin geliştirilmesine katkı konulması, doğal kaynakların ve kamusal varlıkların korunması, geliştirilmesi konusunda tarafsız, katılımcı, katkı koyucu, çözüm üreten, bilimsel ve teknik temellere dayandırılarak görüş ve öneriler geliştirilen, elde edilen çalışma sonuçların kamuoyuyla paylaşılmasını temel amaç edinen İKK olarak kararlı tutumumuz ve mücadelemiz devam edecektir" dedi.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER