Açılan her iki KOBİ’den biri kapanıyor”
SİYASETCHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, "Yeni kurulan her iki KOBİ’den biri kapanıyor. Bu oran makroekonomik ortamın yeni kurulan KOBİ'lerin hayatta kalması için yeterince uygun olmadığını açıkça gösteriyor" dedi.
CHP Antalya Milletvekili ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyesi Çetin Osman Budak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2022 bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarını değerlendirdi. Türkiye’nin ihracatının artmasına rağmen yoksullaştığını dile getiren Budak, “2011 yılında KOBİ'lerin ihracatımız içerisindeki payı yüzde 59 iken bu oran 2020 yılında yüzde 36,4'e geriledi. Değersiz Türk lirasına dayalı ihracat politikası KOBİ'lerin ne verimliliklerini ne de ihracat performanslarını artırıyor. Değersiz Türk lirası ihracat hacmini ve gelirini artırabilir ama bunu yaparken aslında ülke kaynaklarının ucuza yurt dışına transferine de neden olur ve bu tür bir ihracat refah getirmez” dedi.
Türkiye ekonomisinin işleyişinin KOBİ’lerin ayakta kalmasını zorlaştırdığını dile getiren Budak şunları söyledi: “Türkiye ekonomisi bilindiği gibi 2018 yılından beri çok derin bir ekonomik sarsıntının, bunalımın içinde fakat 2018 öncesinde de ekonominin durumu çok da parlak değildi. Avrupa Birliği üyesi veya Avrupa Birliğine aday 28 ülke içinde yapılan bir araştırmada 2013 yılında açılan KOBİ'lerin 2018 yılına kadar yüzde 54'ünün kapandığı tespit edilmiş bir gerçeklik, sadece 123 binden 56 bini yaşayabilecek durumda. Yeni kurulan her iki KOBİ’den biri kapanıyor. Bu oran makroekonomik ortamın yeni kurulan KOBİ'lerin hayatta kalması için yeterince uygun olmadığını açıkça gösteriyor.
Türkiye, 2014 yılından beri bir ‘yoksullaştıran büyüme’ sürecinden geçiyor. Yoksullaştıran büyüme bir ülkenin daha fazla üretip daha yüksek hacimli ihracat gerçekleştirdiği ancak dış ticaret hadleri bozulduğu için ihraç ürün fiyatlarının azaldığı bir durum. 2010 yılında ihracatımızın ortalama kilogram değeri 1,20. 2015 yıllarına gelindiği zaman 1,60 dolara çıkıyor ama bugün gelinen noktada bizim elimizdeki veride bu değer 1 doların altına düşmüş durumda, Bu bir şekilde çok miktarda üretip, düşük teknolojili ürünleri çok fazla miktarda üretip çok düşük fiyatla sattığımızın da bir kanıtı. Planlı ve tutarlı bir sanayi politikasının yokluğunda değersiz Türk parası düşük teknolojili malları ucuzlatıyor, bu malların ihracatında uzmanlaşmış bir ekonomi doğuruyor. Bu, uzun dönemde, yüksek katma değerli ürün üretecek sektörlere yapılacak yatırımların önünde engel oluşturarak kaynak tahsisinin çarpık gelişmesine de neden oluyor.
YENİ KADROLARA, YENİ KURUMLARA VE YANİ KURALLARA İHTİYACIMIZ VAR
“İktidar değeriz Türk Lirasının verimliliği artıracağı gibi bir algı yaratıyor, ancak doğru sanayi politikasıyla desteklenmedikçe bunun tam tersi geçerli olacaktır. Türk parasının aşırı değer kaybetmesi verimliliği düşük ve iş modeli çağa ayak uyduramamış ihracatçı firmaları ayakta tutarak kaynakların yanlış dağılımına da yol açabilir. Avrupa'nın küçük Çin'i olma iddiasındaysanız eğer bunu asgari ücreti artık açlık sınırının altına getirerek ucuz emek ülkesi olup ucuz sanayi ürünlerini, düşük teknolojili sanayi ürünlerini daha çok satarak kalkınırız derseniz burada yanılırsınız. Ülkemizin gerçek anlamda kalkınabilmesi için yeni kurumlara, yeni kurallara ve yeni kadrolara ihtiyacı olduğu çok açık.”
İlginizi Çekebilir