Abla şiddetine ortak tepki
EĞİTİMTürk Eğitim Sen, Eğitim İş ve Eğitim Sen Antalya Şubesi üyeleri Antalya 75’inci Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nde görevli Müdür Yardımcısı Gülşah Tekin’in bir öğrencinin ablası tarafından darp edilmesi üzerine okul önünde bir araya gelerek şiddet yasasının bir an önce çıkması çağrısında bulundu.
Antalya 75’inci Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nde görevli Müdür Yardımcısı Gülşah Tekin’in 11’nci sınıfta okuyan bir kız öğrenciden Müdür Yardımcısı Tekin, velisini okula çağırmasını istedi. Öğrenci, babası ve annesinin müsait olmaması üzerine ablasını okula çağırdı. İddiaya göre öfkeli bir şekilde okula gelen abla, Müdür Yardımcısı Tekin ile odasında tartışmaya başladı. Tartışma büyüdü ve öğrencinin ablası Tekin’in boğazını sıkarak tırnakladı. Yaşanan olayın ardından boğazında izler oluşan Tekin, rapor alarak kendisini darp eden abladan şikayetçi oldu. Öğretmeni darp eden ablanın da geçtiğimiz yıl aynı okuldan mezun olduğu belirtildi.
SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK
Yaşananlar üzerine öğretmenin üye olduğu sendika Türk Eğitim Sen’den şiddete sert tepki geldi. Dün okul önünde toplanarak olaya tepki gösteren Türk Eğitim Sen’lilere, Eğitim İş ve Eğitim Sen Antalya Şubeleri de destek verdi. “Eğitimciye şiddete hayır” yazılı pankart açan Türk Eğitim Senliler, “Öğretmene saygı, öğretmene şiddete hayır, mesleğimiz onurumuzdur, eğitimciye şiddete dur de, öğretmene şiddet geleceğe ihanet, yeter artık, eğitimde şiddet yasası çıkarılsın, öğretmene sahip çıkmak Türkiye’ye sahip çıkmaktır, öğretmeniz biz yalvarmayız eğilmeyiz” yazılı dövizlerle dikkat çekti. Öğretmenler, “Öğretmene uzanan eller kırılsın, susma haykır şiddete hayır, memuruz haklıyız kazanacağız, dik dur eğilme sendikan seninle, susma sustukça sıra sana gelecek” şeklinde slogan atarak yaşananları alkışlarla protesto etti.
KAÇ EĞİTİMCİMİZİ YİTİRECEĞİZ
Çok sayıda üyenin yanı sıra Türkiye Kamu Sen Antalya İl Temsilcisi Yılmaz Danabaşoğulları, Eğitim İş Antalya Şube Başkanı Sadık Acar ve Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk’ün de katıldığı eylemde konuşan Türk Eğitim Sen Antalya 1 Nolu Şube Başkanı Oğuz Öztürk, “Eğitim çalışanlarımızın şiddete uğramadığı bir gün geçmiyor artık. Bugün yine üzüntülü bir olaydan dolayı buradayız” diyerek şiddete karşı destek olanlara teşekkür etti. “Şiddete yönelik önlem almanız için daha kaç eğitimcimizi yitireceğiz? Artık yeter” diyen Öztürk, Eğitimde Şiddet Yasası’nın çıkartılarak şiddetin son bulmasını istedi.
Geçtiğimiz hafta kamuoyunu ve eğitim camiasını yasa boğan şiddet olaylarına bir yenisinin daha eklenerek İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde okul müdürü olarak görev yapan İbrahim Oktugan’ın, bir öğrenci tarafından silahla vurularak canice öldürüldüğünü hatırlatan Öztürk, “Tüm Türkiye’de okullarda bir ders iş bırakmış ve ertesi gün bütün sendikalar iş bırakma kararı aldığı için okullara gitmemiştik. Hatta tüm Türkiye’de İl Milli Eğitim müdürlükleri önünde basın açıklamaları ile menfur saldırıyı kınadık sesimizi de siyasilere duyurmuştuk. Bunun üzerinden bir hafta bile olmadan bu kez Antalya’nın göbeğinde en güzel okullarımızdan birisinde arkadaşımız Gülşah Tekin darp ediliyor. Hatta tehditler havada uçuyor. Buradan 75. Yıl Cumhuriyet Lisesi önünden Cumhuriyet Savcılarımıza suç duyurusunda bulunuyoruz. Öğretmenimiz tehdit ediliyor. Başına bir şey gelirse sorumlular bellidir. Kolluk kuvvetlerimiz ve savcılarımızı öğretmenine sahip çıkmaya davet ediyoruz. Gülşah öğretmen yalnız değildir. Kendisini ve şiddete maruz kalan tüm eğitim çalışanlarını yalnız bırakmadık bırakmayacağız. Bu saldırıyı yapanlar asla unutulmayacak ve gerekli cezayı almaları için sendikamızın tüm birimleri ile çalışılacaktır. Tehditlere ve baskılara karşı suç duyurusunda bulunulacak” diye konuştu.
Kanun tekliflerinde özellikle eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmemesini, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulmasının hükme bağlanmasını istediklerinin altını çizen Öztürk, konuşmasına şöyle devam etti:
“Özel eğitim kurumlarında çalışan eğitim çalışanlarının da, görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından kamu görevlisi sayılması, cezaların artırılması ve şikayete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılmasını talep ettik. Bu noktada tüm siyasi partilerimiz birlik içinde olarak bu teklife destek vermesi ve teklifimizin yasalaşması en büyük beklentimizdir. Eğitimde Şiddet Yasası çıkarılmasının yanı sıra Meclis Araştırma Komisyonu kurulması, Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi de Sendikamızın öncelikli taleplerindendir. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ile ilgili yasal düzenlemenin yer alması için de büyük mücadele veriyoruz. Eğitimde şiddetin önlenmesi için yasal düzenlemenin yer almadığı bir ÖMK’yı hiçbir surette kabul etmiyoruz. Üstelik bu da yetmez diyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı mutlaka kamu ve özel ayrımı yapmadan eğitimde şiddete yönelik özel bir politika geliştirmesini istiyor, daha fazla eğitim şehidi verilmesine müsaade etmeyeceğimizi haykırıyoruz.”
Konuşmasının sonunda velilere de seslenen Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:
“Eğitim çalışanlarımıza yönelik şiddet aslında geleceğimize sıkılan kurşundur. Bu nedenle geleceğimizin karartılmasına müsaade etmeyeceğiz, şiddete müsamaha göstermeyeceğiz. Türk eğitimcileri olarak şiddetle sonuna kadar mücadele edeceğiz. Vandallara teslim olamayacak, bu vahşet olaylarının önüne geçilmesi için gerekli tedbirler alınana kadar konuyu gündemde tutmayı ve farkındalık oluşturmayı sürdüreceğiz. Eğitimcilerimizin can güvenliğinin sağlandığı çalışma ortamlarına kavuşması en büyük temennimizdir. Şuurlu nesiller yetiştirmek biz eğitimcilerin olduğu kadar siz ailelerin de en önemli görevidir. Buradan bir kez daha ailelerimize ve tüm topluma çağrıda bulunuyoruz; öğretmenlere verdiğimiz değer çocuklarımızın geleceğine yönelik verdiğimiz kıymettir. Bu bilinçle hareket etmek milli bir ödevdir. Yedi yaşımızda ilkokula başladığımızda yağmur kar sıcak soğuk demeden söylemeye başladığımız ve emekli oluncaya kadar da söyleyeceğimiz bir cümle ile sözlerime son veriyorum. Varlığımız Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene.”
İlginizi Çekebilir