© Adalya Medya 2021

14 Şubat krize dönüşmesin

Moodist Hastanesi’nden Klinik Psikolog Semanur Konuk Düzgün, Partnerler arasında 14 Şubat Sevgililer gününe yüklenen anlam ve beklentiler arasındaki fark açıldıkça çatışmalar yaşandığını belirterek, bu farklılığın oluşmasındaki nedenin kişilerin sadece bugüne değil; sevmeye, sevilmeye ve ilişkilere dair farklı anlamlar yüklemelerinden kaynaklanabileceğini belirtiyor.

Sevgililer Günü bazı kişiler için diğer günlerden farksız bir gün iken, bazı kişiler için de oldukça önemli bir gün. 14 Şubat’da lüks bir mekânda kutlama yapmak, pahalı hediyeler, çiçekler almak bazıları için olmazsa olmaz. Peki bu durum çiftler arasında anlaşmazlıklara neden oluyor mu? Klinik Psikolog Semanur Konuk Düzgün’e göre bu durum, çiftler arasında bir zorunluluğa dönüştüğü zaman ilişkide çatışmalar da kaçınılmaz oluyor. Üstelik ilişkilerde yaşanan çatışmaların yüzde 67’sinin bir çözümü de yok.

Yıl içerisinde pek çok özel gün var ancak Sevgililer Günü diğerlerinden belli açılardan farklılaşıyor. Çünkü 14 Şubat, partnerler arasında özel bir anlam yüklenmesi ve kutlanması gereken bir zorunluluğa dönüşebiliyor. Bir partner Sevgililer Günü için haftalar, belki aylar öncesinden plan yapmaya başlarken, diğer partner için bugün diğer günlerden farksız olabiliyor ve özel bir çaba gerektirmeyebiliyor. Partnerler arasındaki güne yüklenen anlam ve beklentiler arasındaki fark açıldıkça da çatışmalar kaçınılmaz oluyor. Moodist Hastanesi’nden Klinik Psikolog Semanur Konuk Düzgün, bu farklılığın oluşmasındaki nedenin kişilerin sadece bugüne değil; sevmeye, sevilmeye ve ilişkilere dair farklı anlamlar yüklemelerinden kaynaklanabileceğini belirtiyor. Klinik Psikolog Düzgün, “Romantik ilişkiyi genellikle özel hediyeler ve iltifatlar almak olarak tanımlayan birinin bu özel günde beklentisi daha fazlası olacaktır. Tam aksine sevgiyi temas ya da birlikte güzel vakit geçirmek olarak tanımlayan biri ise buna diğer günlerde de sahip olduğu için Sevgililer Günü’nde farklı bir beklentiye girmeyecektir. Bu durumda beklentisi karşılanmayan partner diğer partnerin bugüne dair yorumunu ilgisizlik olarak görebilir ve kendini değersiz hissedebilir. Aynı zamanda konuyu sevgililer günü özelinde değerlendirmekte zorlanıp, partnerinin kendisini yeterince sevmediğini düşünebilir. Bunun sonucunda ise çiftlerin tartışma konusu 14 şubatla sınırlı kalmayıp, çiftler ilişkinin bütünü hakkında konuşmak ve sınanmak zorunda da kalabilir” diyor. 

“İlişkilerde Çatışmaların Yüzde 67’sinin Çözümü Yok”

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki ilişkide çiftler arasında yaşanan çatışmaların yüzde 67’sinin bir çözümü yok. Yani partnerler aslında çözümü olmayan sorunlar nedeniyle birbirlerini ikna etmeye ve çözüm bulmaya çalışıyor. Sevgililer Günü’nde çiftler arasındaki beklentiler ve güne yüklenen anlam nedeniyle girilen çatışmalar da çoğu zaman bir çözüme ulaşmıyor. Toplumda yer edinmiş özel bir gün için çiftler arasındaki fikir ayrılıklarının olmasının çok anlaşılır olduğunu belirten Klinik Psikolog Semanur Konuk Düzgün, böyle bir durumda çiftler arasında uzlaşmaya vurgu yapıyor. Peki uzlaşma nasıl sağlanır? Klinik Psikolog Düzgün şöyle açıklıyor, “Uzlaşma fikri somut, geçerli bir çözüm bulma fikri kadar cezbedici ve konforlu gelmeyebilir. Ancak ilişki çoğu zaman iki tarafın da somut olarak memnun hissetmesi için zor bir yerdir. Uzlaşmada ise çiftler istediklerini tam anlamıyla elde etmemiş olabilir ancak sağlıklı bir çatışma yönetimi ile kendilerini anlaşılmış hissedebilir. Anlaşılmış hissetme ve şefkat hissinin ise kişiler için çoğu zaman tam memnuniyet halinin önüne geçmesi mümkün. Bunun sağlanması için de partnerlerin özellikle birbirlerinin sevgi dilini keşfetmesi ve öğrenmesi anlamlı olacaktır.

Örneğin; bir partner güzel sözler duyarak sevildiğini hissederken, diğer partnerin sevgi dili hizmet davranışları olabilir ve güzel bir sofrada yemek yediğinde sevildiğini hissedebilir. Bu durumda, bir partnerin takdir ve iltifat duymadan; diğer partnerin de kendi sergilediği hizmet davranışlarının karşılığını görmeden değerli hissetmesi çok zor olacaktır. Kişiler bu farklılıklarını keşfettikten sonra, partnerlerinin sevgi dilinde davranmayı görev olarak algılamak yerine kendi ihtiyaçları kadar sevdikleri kişinin istek ve ihtiyaçlarını da gözetme hali olarak görebilirler” diyor.

Genel olarak ilişkide beklentilerin konuşulabiliyor olmasının öneminden de bahseden Klinik Psikolog Düzgün, “Aynı şekilde Sevgililer Günü’nde de partnerler arasında beklentilerin konuşulabiliyor olması gerekiyor. Çözümü olmayan konularda uzlaşma sağlanması ancak şeffaf bir iletişim ve samimiyet ile olur. Eğer partnerlerden biri için bugünü kutlamak gerçekten çok anlamlı ise bu durumu karşı tarafa iletebilmelidir. Partneri de bu isteği karşılayıp karşılamayacağı ve kendi istekleri hakkında açık bir şekilde konuşmalıdır” diyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER