Antalya son günlerde aşırı sıcakların etkisinde kalırken, malumunuz elektrik faturalarında kış aylarında yaşadığı kâbusu yaz aylarında yaşamak istemeyenler klimaları açmamak için son raddeye kadar direniyor. Peki ya sıcaktan etkilenmemek için ne yapıyor bu insanlar? Tabii ki doğal serinleme yöntemlerini deniyor. Camını penceresini açarak rüzgâr esintisi ile hem de sıfır maliyetle sıcağa kafa tutuyor. Kısmen de olsa bu rüzgâr harareti dindiriyor.
Hava akımını kesen yanlış şehirleşme bu rüzgârın etkisini azaltsa da evinize girmeyi başaran rüzgâr, sizi serinletmeye en azından şimdilik yeterli geliyor. Havanın nemli olduğu, atletinizin sırılsıklam olduğu sıcağın pig yaptığı, termometrenin bile bunaldığı tarihlerde o klima er ya da geç açılacak. O zaman faturaların şokunu klimakent Antalya’da iliklerimize kadar hissedeceğiz. Bilmem kaç kilowatt elektrik tüketimini geçeceğimiz için en az 2 ay gibi bir süre hem canımız hem cebimiz yanacak.
Şu sıralar fırtına öncesi sessizliğin içindeyiz. Fakat öyle güllük gülistanlık bir durum da yok. Çünkü bambaşka bir sıkıntı ile boğuşuyoruz. Dedik ya camları pencereleri açtık serinliyoruz diye. Özellikle havanın karardığı anlarda dışarıdaki börtü böcek rüzgârla birlikte evlerimize misafir oluyor. Sivrisinek, yakarca ve diğer haşereler ışığı görüp Antalya’daki kiralık dairelere hücum eden yabancılar gibi evlerimize adeta akın ediyor. Ormanlık alanda olanlar için belki normal olabilir ama betonarme ile kaplı bu şehirde kanatlı böceklerin istilası kabul edilemez.
Bu zararlıların zararlarından kurtaracak olan, ilaçlamadan sorumlu yetkili kurumun Antalya Büyükşehir Belediyesi olduğunu herkes bilir. Antalya’daki ilaçlamanın eskiye göre azaldığı alenen belli oluyor. Öyle ki ilaçlama zamanında yapılsa veya düzenli olsa bu haşereler evleri basmaz. ‘Belediyelerde sürdürülebilirlik esastır’ sözünden hareketle olmazsa olmaz işler şu veya bu bahane ile kesintiye uğrayamaz, uğratılamaz. İlaçlama konusunda kaç kişinin çalışacağı, nerelerin hangi günlerde ilaçlanacağı bellidir. Bununla ilgili yıllardır yetki sahibi olan insanlar Büyükşehir Belediyesi’nde görevini sürdürmektedir.
Bugün onlardan biriyle haşere konusunu görüştüm ve sarf ettiği cümleler ile adeta şok oldum. Kendisi bir metal yorgunluğu içindeydi veyahutta idare ediyoruz havasındaydı. Hele bir sözü vardı ki ona çok şaşırdım. ‘Havalar biraz daha ısınınca bunlar kaybolur, birkaç güne o sıkıntı biter’ benzeri bir ifadede bulundu. Bu bir yerde kuru havanın etkisi ile yangın çıkmış, nemli havaya geçtiğimizde yangın söner’ demekle aynı şeyi ifade ediyordu. Yani doğal yollarla bunlar yok olur demeye getiriyordu.
O zaman hep beraber bekleyelim. Seyredip görelim. Kendi kendine düzelir deyip geçiştirelim. Ne kadar güzel değil mi? Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı dediğimiz, turizmin başkenti Antalya’da haşere ile mücadele noktasındaki kararlığımız parmak ısırtıyor. Binlerce lira kira ödemeyi kabul edip bu şehre gelen yabancılar gelip geleceklerine pişman oluyorlar. Sinekle sivrisinekle mücadele geniş kapsamlı bir çalışma gerektiren bir iştir. Sulak alanlardan, durgun su yataklarından, fosseptiklerden, dere yataklarından ve sazlık alanlardan türeyip etrafa yayılan haşerelere göz açtırmamak gerekir.
Haaa bir de bunun Kurban bayramı sonrası var. Kurban Bayramı’nda kesilen kurbanlıkların sakatatlarının çöp konteynerlerine atılması, bunları hayvanların çekip çıkarıp çevreye yayması ile türeyen karasinek saldırıları başlayacak. Karasinek ile mücadele etmeniz için noktasal ilaçlama yapmanız gerekir. Bunun önü alınmadığı taktirde kentin lokantalarında, kafelerinde sinek kovalaya kovalaya yemek yer, kahve içersiniz.
Biz şimdiden uyarıyoruz. Geçim derdine düşmüş, yazı kışa dönmüş insanların yaşam kalitesinin bozulmaması adına sistemli, planlı bir yol izlenmesi 19 ilçedeki şikâyetlerin sona erdirilmesi için sorumlu belediyecilik ilkesi ile gereken yapılmalıdır.
Sineksiz sivrisineksiz günler dilerim
Yorum Yazın
Facebook Yorum