Pandemi dönemi hepimizin hayatında değişimlere ve alışkanlıklarımızda dönüşümlere neden oldu. Turizmin başkenti Antalya da bundan nasibini aldı, müşteri yönünden olmasa da tüketim anlamında sevindirici gelişmeler yaşadık, yaşıyoruz. Gelen turist sayılarının Pandemi öncesine göre düşüş yaşadığı aşikâr ancak bununla beraber israfın zirve yaptığı açık büfe sistemine ara verilmesi ciddi anlamda israfın önüne geçilmesini sağladı. Belgeli 899 konaklama tesisinin olduğu bunların 407’sinin 5 yıldızlı otel ve tatil köyü olduğu Antalya’da Her Şey Dahil Sistemi’nde israfın haddi hesabı yoktu.
Otellerin açık büfe restoranlarında uygulanan ‘tabaklara porsiyon’ uygulaması sayesinde yiyecek israfı yüzde 40 oranında azaldı. Peki nasıl oldu bu? Koronavirüs önlemleri kapsamında tatilcilerin gıdaya teması yasaklanarak, hem otel çalışanları hem de tatilciler bulaş riskinden korundu. Camlı bölmelerin gerisinden yemek servisi yapıldı ve tabaklardaki porsiyonlar küçültüldü. Daha öncesinde açık büfede tabağını sınırsız şekilde dolduran ve neredeyse yarısını tüketmeyen kitlenin önüne geçilmiş ve maddi anlamda da tasarruf edilmiş oldu.
Ülke olarak bu israf konusu defalarca gündeme geldi, araştırmalar yapıldı ancak önlem alma adına somut bir adım atılmadı. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde 2019 yılında yapılan Otel İşletmelerinde Gıda İsraf Boyutunu Belirlemeye Yönelik araştırmaya göre Antalya’daki her şey dâhil/ultra her şey dâhil sisteme sahip otel işletmelerinde 16 mutfak şefinin görüşlerine yer verilmiş ve verilerin toplanmasında yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmış, otel işletmelerinde gıda atıklarına yol açan başlıca etmenin bilinçsiz tüketim olduğu, üretim sırasında hatalı pişirme yöntemleri ile personelin bilgi ve deneyim eksikliğinin gıda atıklarına yol açan temel etmenler olduğu belirlenmişti.
Bu araştırma yemek israfının tek başına bir nedeni olmadığını, karnı tok gözü aç müşterinin yanı sıra işin lezzet, tadı, tuzu, az pişmiş, çok pişmiş kısmında da sıkıntı olduğunu gösteriyordu. Otellerdeki müşteriye kaliteli hizmet sunma gayretinde olmayan, düşük bütçeli gıdaları müşterilerine sunan işletmecilerin de bu atığa dönüşümde payı olduğu gerçeğini ortaya koyuyordu. Hepimiz biliyoruz ki dünyanın bir köşesinde açlık diğer köşesinde israf haberleri medya organlarında hep yer buldu. Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın (TİSVA) 2019 yılında hazırladığı raporda, ülkemizde bir yılda üretilen 49 milyon ton meyve ve sebzenin %25-40’ının kaybolduğu ya da israf edildiği ve günde 4,9 milyon, bir yılda ise 1,7 milyar ekmeğin çöpe gittiği açıklanmıştı. Peki bu gidişata dünyada 5 milyondan fazla insanın canını alan bir bulaş mı dur demişti? Pandeminin etkisi ile herkes dokunmasın birbirinize virüs bulaşmasın anlayışı tasarrufun odak noktası olmuştu. Öyle ya bizim bir çözüm bulma niyetimiz yoktu. Dünyanın başına bela olan bu covid, otellerdeki israfı engellemişti. ‘Gözünle seç tabağını uzat’ diyen aşçılar vitrinde boy göstermeye başladı. Fena mı oldu yani? Hem yoğun talep gören yemekten fazla alma avantajı da kaybolmuş oldu. Yarı açık büfe adaleti de sağladı diyebiliriz.
Yiyecek israfına geri dönecek olursak, pandemi öncesinde bu tabloya karşı duyarsız kalmayan kesimler olmuştu. Onların hakkını teslim etmek gerekir. Alanya Turistik İşletmeciler Derneği (ALTİD) de bunlar arasında yer alıyordu. ALTİD, 2019 yılında Türkiye'de yaşanan israfın önüne geçmek için 250 otelde Turuncu Bayrak Projesi başlatmış, 5 yılda israfı yüzde 70 oranında azaltmayı öngörmüştü ancak bu öyle 250 otel ile çözülecek bir durum değildi. Her Şey Dahil sistemi müşterinin önünden yemeğini almayı engelliyordu. Kimse kusura bakmasın, ‘parasını verdim yer içerim diyen’ bir kesim oluşturulmuştu. Bu durum Her Şey Dahil sisteminin müşteri kaybı riskinden ötürü tümüyle tedavülden kaldırılmasa da revize edilmesi gerçeğini ortaya koyuyordu. Pandemi ne zaman tarih olur o bilinmez ancak otellerdeki açık büfe sisteminin tümüyle kaldırılması düşünülebilir. Ortalık düzeldi hurra aynı tas aynı hamam dersek filmi en başa sararız.
Yorum Yazın
Facebook Yorum