Kira sözleşmeleri, uygulamada sıkça imza altına alınan hatta belki de en sık kullanılan sözleşme türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple tarafların uzun vadede hak kaybına uğramamaları adına dikkat edilmesi gerektiğini düşündüğümüz noktalara değinmek istiyorum.
Kira sözleşmelerinin geçerliliği her ne kadar kanunda şekle tabi değilse de Yargıtay herhangi bir uyuşmazlıkta ispat için yazılı delil aramaktadır. Çekişmeye mahal vermemek için kira sözleşmesinin yazılı olarak yapılması önem arz etmekteyken yazılı olarak yapılmadıysa da taraflar arasındaki sözlü kurulan sözleşme, kira sözleşmesi olarak kabul edilmektedir.
Kira bedeli, kira bedelinin hangi tarihte ve hangi şekilde ödeneceği noktaları da yazılı şekilde yapılmış bir kira sözleşmesinde atlanmaması gereken önemli noktalardan biridir. Sözleşmede yer alması gereken önemli noktalardan biri de kira artış oranının belirlenmesine ilişkin hükümlerdir. Yıllık kira artış oranı, tüketici fiyat endeksindeki 12 aylık ortalamalara göre değişim oranını aşmamalıdır. Bu sınır kanunda emredici hüküm niteliğinde olup aksine bir hüküm konulamayacaktır.
Buna rağmen ortaya çıkan uyuşmazlıkların büyük çoğunluğu kira bedelinde anlaşılamamasından doğan uyuşmazlıklardır. Son zamanlarda ülkemizde meydana gelen enflasyon, Antalya’ya yapılan yoğun göç ve turist artışıyla birlikte kira bedellerindeki artışın önüne geçilebilmiş değildir. Özellikle Antalya’daki önlenemeyen ve denetlenemeyen kira artışı nedeniyle kira uyuşmazlıkları her geçen gün artmaktadır. Bu durum karşısında ne kiraya veren ne de kiracı mutludur. Her ne kadar kira bedelinin artırımı hususunda, son bedel üzerinden %25 zam kısıtlaması getirilmiş olsa da maalesef ki uygulamaya tesir etmiş değildir. Nitekim kiracı daha az kira bedeliyle oturmaya devam etmek isterken kiraya veren de mevcut enflasyon karşısında eriyen kira gelirini yüksek tutmak istemektedir.
Ayrıca belirtmek isteriz ki, Türk Borçlar Kanunu kapsamında kiracıyı koruyan hükümlerin daha çok olması sebebiyle toplumumuzda kiracının daha fazla korunduğuna yönelik bir algıyla karşılaşmaktayız. Her ne kadar kanun koyucu, kiracıyı korumaktaysa da ev sahibine de kira sözleşmesinin sona erdirilmesi için birtakım haklar tanımıştır. Ülkemizdeki artan kira uyuşmazlıkları sonucunda neredeyse herkes tarafından bilinen husus: ‘Kiraya veren kira sözleşmesinin başlangıcından itibaren 10 yıl geçtikten sonra, fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilmektedir. Bununla birlikte neredeyse herkesçe bilinen bu husus dışında, kiraya verene, kiracıyı belirli bir tarihte tahliye etme imkanı sağlayan başka bir yol daha mevcuttur.
Bu yollardan biri olan tahliye taahhütnamesi son dönemlerde oldukça sık karşımıza çıkmaktadır. Peki bu tahliye taahhütnamesi nedir ve hangi şartlar altında geçerliliği olacaktır? Tahliye taahhütnamesi; kiraya veren ve kiracı arasında imza altına alınan ve kiracının taahhüt ettiği tarihte kiralananı boşaltacağını yazılı olarak üstlendiği bir anlaşma olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani tahliye taahhütnamesi kiracının belirli bir tarihte kiralanan taşınmazı terk edeceğine dair beyanıdır. Bu beyan Yargıtay kararları ve kanun çerçevesinde ortaya çıkan şekil şartlarına bağlanmıştır. Aynı gün içerisinde olmamak kaydıyla kiraya veren, kiracı ile kira sözleşmesi yaptıktan sonra kiracısından tahliye taahhüdü imzalanmasını talep edebilecektir. Bununla birlikte kiraya veren, kirayla ilgili çıkabilecek tahliyeye yönelik uyuşmazlığa ilişkin kendini güvence altına almış olacaktır.
Görüleceği üzere, tahliye taahhütnamesi kanun önünde kiraya veren için son derece etkin bir çıkış kapısı yaratmakta ve kiraya verenin lehine imkânlar sunmaktadır. Ancak tahliye taahhütnamesinin geçerli olması belirli şekil ve şartlara bağlı olduğundan, şartlara uyulmadığı takdirde geçerli bir tahliye taahhütnamesinden de bahsedilemeyecektir. Tahliye taahhütnamesinin geçerli olmaması halinde de kiraya veren, kiracısını, taahhüt ettiği tarihte tahliye edemeyecektir. Bu konuyla ilgili bir hak kaybına uğramamak için alanında uzman bir avukata danışılmasını tavsiye ve rica ediyoruz. Zira avukata danışılmadan ve avukat aracılığıyla olmadan hakkınızı, davanızı kaybetme olasılığınız doğacaktır.
Bununla birlikte hatırlatmak isteriz ki, kira sözleşmesi tanzim edilirken ve taraflarca imza altına alınırken, sözleşmenin avukat tarafından hazırlanması ve imza aşamasının avukat aracılığıyla yürütülmesi olası riskleri bertaraf edecektir. Herhangi bir sorun veya sorunuz olması halinde avukatınızla irtibata geçebilirsiniz.
Saygılarımızla….
Yorum Yazın
Facebook Yorum