Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün turuncu kod uyarısı yaptığı yani ‘hava durumunun tehlikeli’ olduğu bildirimi sonrası, Antalya'nın özellikle doğu ilçelerinde etkili olan sağanak yağış ve fırtına hayatı olumsuz etkiledi. Sebzenin meyvenin başkenti Antalya’nın tarımsal üretim yapılan bölgelerinde de ciddi hasarlar ve kayıplar oluştu. Aksu’nun Kurşunlu mahallesinde çıkan hortum ise 100 dönümlük serayı kullanılmaz hale getirdi. Naylon ve cam malzemeden inşa edilen seralar yerle yeksan oldu.
Serası zarar gören bir kadın çiftçinin feryadı yürekleri burktu. Şenay Rüzgar isimli mağdur çiftçi kredi çekerek yani borçlanarak yaptırdığı seraların paramparça olması nedeniyle 30 milyon zararı olduğunu haykırdı. Böyle bir beyanatın ardından kadın çiftçinin zarara uğradım demesi tarım sigortası yaptırmadığı anlamına geliyordu. Toprakla haşır neşir olanların çoğunun bileceği TARSİM devlet destekli tarım sigortasıdır. TARSİM'in açılımı “Tarım Sigortaları Havuzu”dur. 14/06/2005 tarihli 5363 sayılı "Tarım Sigortaları Kanunu" kapsamında kurulan Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. çiftçilerin ürünlerini oluşabilecek hasarlara karşı güvence alınmasını amaçlar. Yani çiftçiye doğal afette ben senin yanındayım diyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, İl ve İlçe Müdürlükleri her platformda özellikle sel, deprem, hortum, yangın vs. riski olan bölgelerde bu sigortadan çiftçilik yapan vatandaşların yararlanması yönünde çağrıda bulunuyor.
Tarımsal üretimin barındırdığı riskler ve son yıllarda iklim değişikliğine bağlı olarak gerçekleşen ekstrem doğa olayları üreticilerin tarım sigortası yaptırmasını zorunlu kılıyor. Tarım alanlarında kötü koşullara karşı sigortalama önemli önlemlerden birisini oluşturuyor. Bazı çiftçilerimiz hala sigorta yaptırmıyorlar. Halbuki üreticilerimiz birçok sigorta firmasına başvurarak üretim alanını sigortalatabiliyor ve TARSİM ürün kapsamını her geçen yıl artırıyor. En son yaşanan felaketi düşününce sel, dolu, yağış, hortum hepsi sigorta kapsamında yer alıyor. Sadece üreticilerimizin daha duyarlı olması gerekiyor.
Tarım sigortası yaptırmayan üreticiler için; 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanununun 17 nci maddesinde belirtilen; "Bu Kanun kapsamında, uygulama yılında yer alan riskler için tarım sigortası yaptırmayan üreticiler, 20/06/1977 tarihli ve 2090 sayılı Kanundan yararlanamaz." hükmü uygulanıyor. Yani madem riski göze alıyorsun afet anında oluşan zararını biz karşılamayız deniliyor.
Tarım ve Orman Bakanlığının açıkladığı verilere göre 2023'te TARSİM kapsamında 3,1 milyon poliçe düzenlendi. 9,2 milyar lira devlet prim desteği ve 8 milyar lira hasar tazminatı ödemesi yapıldı. Uygulamanın başladığı 1 Haziran 2006'dan 2024 yılına kadar toplam 23,7 milyon poliçe, 24 milyar lira devlet prim desteği ve 21 milyar lira hasar tazminatı ödemesi yapıldı. Özetle son yıllarda iklim değişikliğinin neden olduğu afet zararları ciddi oranda arttığı için çiftçi de sigorta tercihine yönelerek zarardan kurtulmuş oluyor. Çiftçi zarardan kurtulmuş olurken aslında vatandaş da bundan olumlu yönde etkileniyor.
Karşımıza yine domino etkisi çıkıyor. Çiftçi sigorta yaptırmaz ise afet ile birlikte oluşan zararın yükü vatandaşın omzuna yüklenir. Pazar yerinde fiyatlar el yakar. Nitekim yağışın, hortumun üzerinden 24 saat bile geçmeden Pazarlardaki etiketlere afetin faturası yansıdı. Peki burada kim suçlu? Sigortasını yaptırmayan çiftçi mi? Kış günü ucuz sebze-meyve almak isteyen vatandaş mı? Çiftçinin sigorta yaptırmasına yeterince teşvik sağlayamayan devlet mi? Yağmur mu, sel mi, hortum mu suçlu? Afetler geçmişte oldu, gelecekte de devam edecek. Afet olmadan önce sarı, turuncu, kırmızı diye uyarı yapmak yeterli değil. Buna hazır mıyız, hazır olmayanlar niye hazır değil? Geçmişten ders almadıktan sonra her yeni afette yeni Şenay Rüzgarlar yine rüzgar ile fırtına ile mağdur olacak.
Yorum Yazın
Facebook Yorum