Özel hastaneler bazı doktorlarla yaptığı anlaşmalarda yılda yapacağı ameliyat, görüntüleme, laboratuvar isteme sayılarını belirtiyor, o sayının altında işlem yapan doktorun performansı düşük gerekçesi ile sözleşmesine son veriliyor, bunun zararı gereksiz ameliyat olan hastaya ve etik ilkelerle çalışan doktora oluyor.
Devlet veya üniversite hastanelerinde görev yaparken mesleki becerileri ile öne çıkan doktorlar özel hastane sahiplerince transfer edilmek isteniyor. Bu doktorların devlet memurluğu ve emekli sandığı haklarından vazgeçerek bu tekliflere sıcak bakmaları için de yüksek ücretler teklif ediyorlar, bu yüksek ücretleri de çıkarmak için yapılan sözleşmede yıl içinde yapılacak ameliyatlar, istenecek MR, tomografi, röntgen sayıları, yapılacak girişimsel müdahaleler (anjio benzeri), istenecek laboratuvar teknikleri sayı olarak ve oldukça da yüksek oranlarda belirtiliyor. Bunun sonucunda hekimler ikilemde kalıyor ya gerekli gereksiz ameliyat yapacak, görüntüleme, laboratuvar ve girişimsel müdahaleyi yapacak ya da etik davranıp işinden olacak.
Devlet hastanesine ve üniversite hastanesine kadrosu dolduğu için geri dönemeyen doktor arkadaşlar sistemin çarkına uyup gerekli gereksiz işlemler yapmakta, bu yüzden hastanın sağlığı riske atılmakta, hem bu yolla SGK dolandırılmakta hem de hastadan gereksiz ek ücretler çıkmakta, böylece hastane sahipleri kazanırken hasta ve doktor kaybetmektedir.
Doktor, hastane arasında sözleşme imzalanırken mutlaka tabip odası gibi bir kurumun da bu sözleşmelerde yer alması bence bir nebze olsun bu tür tuzakları engelleyecektir. Hiç etik olmayan bu sözleşmeler önce hastanın gerekli gereksiz girişimlerle canını yakmakta, sonra SGK aracılığı ile devleti zora sokup ilaçları ve gerçekten gerekli olan hastane masraflarını ödeyemez hale sokmakta, sonradan da bundan sıkıntı duyan doktorun sözleşmesi fes edilerek çalışamaz ve işlevsiz hale sokmaktadır. Hayatlarının en verimli yaşlarında mesleklerinin zirvesindeki bir çok hekim arkadaşım bu yüzden mesleklerinden soğumakta, atıl bir duruma gelmekte, yurt dışında kendine iş aramaktadır.
Bu durumun düzelmesinde tabip odalarına çok vazife düşmektedir, tabip odaları gündelik gerekli gereksiz siyaseti bırakıp asıl işi plan, meslektaşlarının ve halkın bu şekilde olan mağduriyetini gidermeli, eğer yapabiliyorsa hastane ve doktor sözleşmelerinde üçüncü imza ile katılmalı ve bunun için hukuki ve siyasi mücadele vermelidir. Bunu yapamıyorsa hiç olmazsa oluncaya kadar sözleşme imzalayan doktora hukuki ve idari olarak destek vermeli, danışmanlık yapmalı, sözleşmeyi tabip odalarına getirilmesini ve hızla hukukçular ve bu işten anlayan hekimler aracılığı ile gerekli uyarılar yapılmalı, hastanelere baskı yaparak sözleşmelerin hasta ve doktoru zor duruma sokacak maddelerden arındırılmalarını sağlamalıdır.
Eğer odalar bu girişimlerde bulunmazsa hastalar gereksiz yere sağlığını hatta canını kaybetmeye devam edecek, doktorlar etik dışı girişimlerle hem vicdani hem de malpraktis davaları ile kazançlarını ve haklarını kaybedecek hem de uzun vadede işlerini mesleklerini kaybetme riski ile karşı karşıya kalacaklardır. SGK'nın kaybı ise bu konuda çok ileri boyutlarda olacak. Kazançlıymış görünün özel hastanelerde bir müddet sonra çalıştıracak hekim bulmakta zorlanacağı için daha da zarar edecek, halkın kuşkuları yüzünden müşteri kaybedeceklerdir.
Yorum Yazın
Facebook Yorum