Türkiye 14 Mayıs’ta kritik bir seçime girmeye hazırlanırken, Mayıs’ta göreve gelecek hükümetin atacağı adımlar, ekonomi politikaları piyasaların da seyrini belirleyecek. Mevcut yönetimin devamı durumunda ekonomi politikalarında bir değişiklik beklenmezken, iktidar değişimi halinde yatırım araçlarının vereceği tepki çok merak ediliyor.
Bildiğiniz üzere ABD’de bankalar birer birer batıyor. Faiz artışları sistematik sorunlara yol açtı. ABD’de ve Avrupa’daki bankaların ve parasal sisteminin beslenme kaynağı Merkez Bankalarının; piyasayı sürekli fonlaması ve yeni para basması, artan faizler ve Merkez Bankalarının bilanço kısması bankaların suyunu kesti. Tabiri caizse uyuşturucu bağımlısı gibi para azalınca krize girdiler.
Dünya piyasalarını bu kez Almanya'nın en büyük bankası Deutsche Bank ile ilgili endişeler gerdi. Bankanın iflas açıklama ihtimali dünyayı olumsuz etkiledi. Bankanın borsadaki hisse senetleri düştü. Bunun etkisi ile ons altın 2000 dolara dayandı. ABD’de devlet tahvillerinin faizi düştü ve buraya yönelim olunca dolar yükseldi. ABD ekonomisinin batmayacağı algısı ile bu limana sığınanların sayısı arttı.
Dünya ekonomilerinde domino etkisi oluşup oluşmayacağı bilinmezken, Türkiye’deki riskleri ise hesaplamak zor. Mesela altın borçlanmasına gidildi. Hazinenin altın borçlanma rakamı 176 tona çıktı. Hazine verilere göre yüzde 71 basit faizle borçlandı. Merkez Bankası faizi yüzde 8’e indirdi. Hem ons bazında altının hem de doların yükselişinin zarar riski alındı. Vatandaş seçime giderken güvenceli yatırım diyerek dolarını bozdurup Kur Korumalı Mevduat Hesabı’na (KKM) yatırdı. 1 yılı aşkın süredir uygulanan KKM’de biriken miktar 1 trilyon 639 milyar liraya ulaştı.
Dolar devalüe edilmeye mecbur kalındı. Kurumsal müşterilerin yurt dışı EFT’lerinde yüzde 5 vergi alınması zorunluluğu getirildi. Sermaye kontrolünü sertleştirici uygulamalar maliyet artışı olarak yansıdı. Tahminlere göre 26-28 bandında olması gereken dolar 1,5 yılda aynı seviyede kaldı. Doların ortalama seviyede tutulması aslında 26-28 seviyelerine geldiğinde aslında paranız da eriyecek. Para kazandığınızı zannedeceksiniz ama doların da kendi enflasyonu olduğundan aslında paranız eriyecek.
KKM, Ülkenin döviz sıkıntısı, dış ticaret açığı bunlar biriktiğinde kur seçimden sonra düşer ihtimalini ortadan kaldıran bir durum. Hatta iddialara göre seçim sonrası sert hareketlerin olma ihtimali konuşuluyor.
Türkiye gelinen noktada döviz borçlusu durumuna geldi. Ülkeye girecek dövizler ile kurun düşeceği düşüncesi aşılanıyor ancak öncelikle ekonomide kur-faiz dengesinin kurulması gerekir. Hem faizi düşürüp hem de doları baskılama durumunun ileride başımızı ağrıtacağı öngörülüyor. Faizi düşürdüğünüzde kuru serbest bırakmadığınızda ikisi birden aşırı yükseliş gösterebilir. Türkiye’nin ekonomik problemleri ithalattaki ve dış ticaret açığındaki açık aşırı şekilde arttı. Türkiye dış açığını Merkez Bankası rezervlerinden finanse ediyor. Türkiye’ye sıcak paranın ve doğrudan yabancı sermayenin girmediği durumda kriz ihtimali doğacak.
Altın piyasalarında da hareketlilik sürüyor. Son günlerde dünyadaki olumsuz gelişmeler küresel sorunlardan etkilenen gram altının tarihi zirvelerini test etmesine neden oldu. Gram altın haftayı 1210 lira seviyesinde kapandı. Küresel anlamda sorun oldukça altın yükselmeye devam edecek. Dünya ekonomilerindeki domino etkisiyle önümüzdeki süreçte gram altının 1700 lira seviyesini bile bulabileceği konuşuluyor.
Borsa İstanbul’da ise seçim arefesinde riskin yüksek olduğu söylenebilir. Seçime kadar 5000 seviyelerinde tutulması hedeflenen borsadan çıkan para dövize kayabilir. Özetle seçim atmosferindeki Türkiye’de piyasaların nasıl tepki vereceği konusu da en az seçim sonucu kadar merak ediliyor.
Yorum Yazın
Facebook Yorum