Antalya Ticaret Borsası (ATB) tarafından düzenlenen Kent Buluşmaları’nın Mayıs ayı toplantısı Zeytinpark’ta gerçekleştirildi. Antalya Valisi Hulusi Şahin’in konuk olduğu toplantıyı ATB üyelerinin yanı sıra çok sayıda gazeteci takip etti.
Buluşmada Vali Şahin, Zeytinpark’ın korunmasından tarıma, su sorunundan köyden kente göçe kadar bir çok konuda değerlendirmelerde bulundu. Vakıf arazisi olan Zeytinpark’ın bütün olarak korunan ve amacı doğrultusunda kullanılan Antalya’daki son kale olduğuna işaret eden Vali Şahin, “En önemli şey burayı şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da muhafaza etmek. Yangın tehlikesine dikkat etmeliyiz. ‘Şu projeyi, bu projeyi yapılım’ deyip sağından, solundan tırtıklanmasına da müsaade etmeyin. Kim proje yapacaksa gitsin başka yerde yapsın. Burası bir akciğer olarak Antalya’ya kalsın” dedi.
Alanın imar yoluyla da kalıcı olarak korunabileceğine dikkat çeken Şahin, “Belediyelerimizle görüşelim, burayı imarda kent ormanı mı yazarız, park mı yazarız, yeşil alan mı yazarız, burayı mühürleyelim. Artık bir daha ihaleye çıkma imkanı tamamen kalksın. Çünkü, yeşil alan olarak sabitlenirse, başka amaçla kullanılması imar mevzuatı açısından da imkansız hale gelir” diye konuştu.
“VALİMİZİN KENTE UYUMU TAKDİRE ŞAYAN”
Yaklaşık 10 aydır Antalya’da görev yapan Vali Hulusi Şahin’i konuk etmekten memnuniyet duyduklarını belirten ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, “Sayın Valimiz; bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ve dinamik yapısı ile 10 ay gibi kısa bir sürede kentimize adapte olmanın ötesine geçerek adeta bizlerden biri oldu. Üstelik bu uyumu normal bir zamanda değil, 11 ilimizi etkileyen depremlerin yaşandığı dönemde Malatya Valisi olarak şehirden sorumlu mülki idare amirliği görevi sonrası, yani depremi birebir yaşayan o travmalara şahit olan biri olarak göstermesi ise gerçekten takdire şayan” dedi.
“SEKTÖRÜMÜZ ADINA BÜYÜK BİR KAZANÇ”
Vali Şahin’in tarım sektörü adına Antalya’nın büyük bir kazancı olduğunu söyleyen Çandır, “Çünkü, tarımın kritik önemini bilen ve hatta bir milli güvenlik meselesi olduğunu her yerde vurgulayan, tarımın itibarlı bir iş olduğunu gelecek kuşaklara anlatmamız gerektiğini söyleyen, her ne yapıyorsak yapalım sürdürülebilir yapalım diyecek kadar sürdürülebilirliğe önem veren, kadim kültürümüze hakim ve bunu gelecek nesillere aktarmanın yollarını arayan, su kaynaklarımıza sahip çıkmamız gerektiği konusunda hassasiyetini bildiğimiz, yılın 12 ayı yapılan üretimimizin önemine hakim, tarım sektörünün kentimize olan katkısına yaptığı incelemelerle yakından şahit olan ve sanayi üretim koluna benzeten bir kişi. Kentimizde yapılmakta olan tarımsal üretimin, ticaretin ve ihracatın önemini çok iyi biliyor ve buna değer veriyor. Bu durum gerçekten sektörümüz adına bir ayrıcalık” diye konuştu.
“ARTIK ANTALYA’YA YENİ BAŞARI HİKAYELERİ KAZANDIRMA ZAMANI”
Antalya’nın, örtüaltında sebze ve kesme çiçek üretimi, mantarcılık ve meyvecilikte iyi bir başarı hikayesi yazdığını ve yazmaya devam ettiğini ifade eden Çandır, “Tarımdan elde ettiği kazanç kentimizin tüm kılcal damarlarına kadar etki etmekte ve doğrudan yüzde 30’luk bir nüfusa gelir sağlamakta. Diğer bir başarı hikayemiz de hepimizin bildiği gibi turizmdir. Ancak artık yeni başarı hikayeleri kazandırma zamanıdır. Bunu da ortak akılla ve planlama ile yapmamız gerektiğine inanıyorum. Kentimizin tarihine, kültürüne, bugün bulunduğumuz Zeytinpark’ta olduğu gibi kuşundan böceğine, yani doğasına ve çevresine sahip çıkarak yapabiliriz” ifadelerini kullandı.
“ZEYTİNPARK DOĞAL BİR MİLLET BAHÇESİDİR”
Toplantının düzenlediği 2 bin 630 dönümlük Zeytinpark’ın, hali hazırda doğası bozulmadan, türler korunarak ve ranta kurban edilmeden yaşatıldığının altını çizen Çandır, şunları dile getirdi:
“Türkiye’de bir şehrin içindeki en büyük alan. Dünyada da bir şehrin içindeki 9’uncu en büyük yeşil alandır. Aslında doğal bir Millet Bahçesi’dir. Bugün, burada bulunan ve geçmiş dönemde birlikte görev yaptığımız arkadaşlarımız ve sonrasında kurmuş olduğumuz şirkete ortak olan ATB dışındaki 24 kurum ve üyelerinin koymuş olduğu iradenin bir sonucu olarak bir arada bulunuyoruz. Antalya Zeytinpark, her ne kadar bir ticari işletme olsa da hazırlanışı ve bugüne kadar gelişi itibariyle aslında bir sosyal sorumluluk projesidir. Antalya’da kalan son ve tek doğal yeşil alanın korunması ve kullanıma açılması ilkesiyle hareket edilmekte. Zeytinpark’ın desteklenmesi ve şirket oluşumu itibariyle katılım gösteren ve destek veren tüm kurumların da amacı budur.”
“ŞEHRİN ORTASINDA BÜYÜK BİR VAHA, BURASI BİR BAŞARI HİKAYESİ”
Helikopter ile Antalya’ya gelirken yukarıdan baktığında Akdeniz Üniversitesi’ndeki yeşil alan ile birlikte Zeytinpark’ın dikkatini çok çektiğini belirten Antalya Valisi Hulusi Şahin ise, “Şehrin ortasında iki büyük vaha var. Üniversiteyi tahmin edebildim ama buranın ne olduğunu anlayamamıştım. Böyle büyük bir vaha şehrin ortasında nasıl kalmış? diye merak etmiştim. Aslında bu büyük bir başarı hikayesi. Burası Murat Paşa vakfı ama neredeyse şehrin tamamı Murat Paşa vakfı. Diğer kısımlar konut olmuş veya başka amaçlarla kullanılıyor. Vakıf arazisinin amacına uygun değerlendirildiği az yerlerden birisi burası olmuş. En önemlisi de yapılaşmaya kurban edilmemiş bir yer. Türkiye’de şehirlerin üzerinden gittiğinizde genellikle bir beton deniziyle karşılaşırsınız. Parklar vardır ama yetersizdir. Böylesine 2 bin 630 dönümlük bir yer bulmanız çok zor. Bazı yerlerde belki askeri alanlar var. Onun dışında hatırlamıyorum. Antalya bu anlamda şanslı. Yukarıdan baktığınızda sizi rahatsız edecek bir beton denizi görmüyorsunuz. Bir tarafta deniz ve dağın görseli var, şehrin ortasında da bu iki büyük yeşil alan ve Dokumapark, Atatürk Kültür Parkı gibi göreceli olarak iyi olan parklar var” diyerek Atatürk Kültür Parkı’nın da iyi bakılması, düzenlenmesi ve daha iyi işletilmesi gereken bir yer olduğunun altını çizdi.
“KİM PROJE YAPACAKSA GİTSİN BAŞKA YERDE YAPSIN”
Çok uzun ömürlü zeytin ağaçlarıyla dolu olan Zeytinpark’ın önemli bir yer olduğunu vurgulayan Vali Şahin, “Zeytine özel bir park olması çok değerli. Buradaki en önemli şey burayı şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da muhafaza etmek. Yangın tehlikesine dikkat etmeliyiz. ‘Şu projeyi, bu projeyi yapılım’ deyip sağından, solundan tırtıklanmasına da müsaade etmeyin. Kim proje yapacaksa gitsin başka yerde yapsın. Burası bir akciğer olarak Antalya’ya kalsın. ATB olarak hiçbir şey yapmasanız, sadece burayı muhafaza etseniz bile bu vazifenizi yaptığınız anlamına gelir. Antalyalılar olarak geleceğe, torunlarımıza bırakacağımız en güzel miras burası olur” diye konuştu.
“SON KALEYİ KURTARALIM”
Zeytinpark’ın, vakıf arazisi olarak amacı doğrultusunda korunmuş ve kullanılmakta olan Antalya’daki son kale olduğuna işaret eden Şahin, “Elimizde son kalan kaleyi bari koruyalım” diyerek 2010 yılında 20 yıllığına kiralanan Zeytinpark alanı ile ilgili imar değişikliği yapılabileceğine işaret etti. Şahin şunları söyledi:
“Belediyelerimizle görüşelim, burayı imarda kent ormanı mı yazarız, park mı yazarız, yeşil alan mı yazarız, burayı mühürleyelim. Artık bir daha ihaleye çıkma imkanı tamamen kalksın. Çünkü, yeşil alan olarak sabitlenirse, başka amaçla kullanılması imar mevzuatı açısından da imkansız hale gelir. Bu haliyle, şu an da fiilen hiçbir sıkıntı gözükmüyor. Çünkü, ihaleyi Ticaret Borsası şirketiyle beraber almış ama ileride ne olacağını bilemeyiz. O yüzden burayı bir imar faaliyetiyle yeşil alan olarak yazalım. Kent ormanı da olabilir. Bence çok ideal bir kent ormanı. Rekreasyon alanı olarak yazılabilir ama her halükarda mevcut haliyle imara kaydedelim. Sabitlensin ve bu mesele bitsin, son kaleyi kurtaralım.”
“VAKIFLARIN VEBALİ BÜYÜK”
Vakıf arazilerinin önemine de dikkat çeken Vali Şahin, vakfedenin amacı doğrultusunda kullanılması için mallarını, mülklerini bıraktıklarına işaret etti. Vakıf arazilerinin başka amaçlarla yok edildiğini belirten Vali Şahin, bunun hesabının ağır olduğunu söyledi. Antalya’da da olduğu gibi bazı vakıf arazileri üzerinde mahalleler türediğini ifade eden Şahin, vakıf arazilerinin Hazine arazileri gibi birilerine verilemeyeceğini kaydetti. Vakıf mallarının vebalinin çok büyük olduğunu belirterek Vakıf arazisi olan Zeytinpark’ın amacı doğrultusunda muhafaza edilmesinden dolayı teşekkür eden Şahin, “Buranın muhafazası değerli. Burası amacı dışında kullanılmıyor. Birileri tarafından ele geçirilmiyor. Genelde bunlar yok olur. Bu istisnai örneği başardığınız için hepinizi tebrik ediyorum” açıklamasında bulundu.
“ŞEHRİN HAVASININ İYİ OLMASI, YEŞİL ALANLAR SAYESİNDE”
Türkiye’deki illerin ve ilçelerin anlık hava kalitesinin gösterildiği web sitesine işaret ederek Antalya’nın hava kalitesinin iyi olduğuna dikkat çeken Vali Şahin, bunda Zeytinpark’ın büyük katkısı olduğunu vurguladı. Şehirlerin merkezlerindeki akciğerler olan yeşil alanlar sayesinde havasının temiz kaldığına işaret eden Şahin, bu akciğerlerin filtre vazifesi görerek sadece havayı değil suyu da temizlediğinin altını çizdi. Turizmi temiz denizlere borçlu olduğumuzu da kaydeden Şahin, “Türkiye, dünyada mavi bayraklı ülkeler sıralamasında üçüncü. Yaklaşık 550 kadar mavi bayraklı plajımız var. Bunun yarıdan fazlası Antalya’da” dedi.
“ŞEHRİMİZİ GÜNLÜK HESAPLARA KURBAN ETMEMELİYİZ”
“Bize düşen muhafaza etmek ve daha iyi olarak bizden sonrakilere teslim etmek” diyen Vali Şahin, “Bu bilinci çocuklarımıza da aşılamalıyız. Günlük hesaplara da şehrimizi kurban etmemeliyiz” ifadelerini kullandı.
“ŞEHİRLER TARIM ARAZİLERİNE KURULMAMALI”
Kendisine yöneltilen soruları da yanıtlayan Vali Şahin, şehirlerin birinci sınıf tarım arazilerine kurulmaması gerektiğini vurguladı. Şehirlerin kıraç arazilere yönlendirilmesi gerektiğini söyleyen Şahin, “Antalya’yı enine-boyuna değil, dağlara doğru vermeliydik. Şehir kuzeye doğru büyütülebilirdi ama o imkan elden kaçmış” dedi. Türkiye’de tarım topraklarının kaybedildiğine dikkat çeken Şahin, tarım arazilerinin konut baskısı altında olduğunu dile getirdi.
“İNSANLAR ŞEHRİN IŞIKLI HAYATINI TERCİH EDİYOR”
Sanayileşmeyle köyden kente göçün kaçınılmaz bir realite olduğunu belirten Şahin, aynı şeyi Avrupa’nın da yaşadığına işaret etti. Şahin, “Avrupa’da köylerden kentlere 200 yıllık bir akış olmuş. Bizde 30-40 yıl gibi daha kısa sürede oldu. Avrupa’da da bildiğimiz anlamdaki köyler kalmamış durumda. Türkiye de hızla oraya doğru gidiyor. Bu sorunu çözmeye yönelik çok çaba oldu ama hiçbiri köyden kente göçü durduramadı. Psikolojiyi çözemiyorsunuz. İnsanlar köyde yaşamak istemiyor. Şehrin ışıklı hayatını tercih ediyorlar. Artık köylerde mahrumiyet kalmadı. İnternet, telefon var. Yollar asfalt, tek çeşmeli köyler bitti. Bütün evlerde su var. Köyden kente göçü durdurma şansımız bence yok. Köylü tarım yapar kanaatini bırakmalıyız. Artık işletmeler tarım yapar noktasına gelmeliyiz. Büyük işletmeler kuracağız ve bu işletmeler büyük arazilerde tarım yapacak. Avrupa da benzeri bir süreçten geçiyor. Amerika tamamladı. Böylece maliyetleri de düşürüyorlar” dedi. Şahin, tarım ve hayvancılık için küçük işletmelerin yok olmaması gerektiğini de vurguladı.
Yorum Yazın