Muratpaşa Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: ‘Nitelikli doğal koruma alanı’ statüsünde bulunan falez sahil bandında ‘kaçak’ olarak yapıldığı iddia edilen merdiven ve güneşlenme platformuna ilişkin yerel basınımızda çıkan haberler üzerine aşağıdaki açıklamayı yapma zorunluluğu doğmuştur.
Buna göre,
- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ilgili firmanın 1 Eylül 2021 tarihli başvurusuna istinaden ‘devletin hüküm ve tasarrufu altındaki’ bu alan hakkında kullanma izni vermiştir. İzin, Antalya 1 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nca 20 Aralık 2021 tarihinde düzenlenmiştir.
- Şikayetler üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, izne istinaden başlayan merdiven ve platform çalışmalarının ivedilikle durdurulmasına karar vermiştir.
- Gerek söz konusu karar gerek CİMER gerekse Turunç Masa üzerinden yapılan şikayetler neticesinde, 29 Nisan’da belediyemizce yerinde incelemede bulunularak tutanak tutulmuş ve sonrasında yapı tatil zaptı düzenlenmiştir. Yani mühürlenmiştir.
Anlaşılacağı üzere, Muratpaşa Belediyemiz söz konusu alanda yetki ve karar sahibi değildir.
Ama devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan başka bir ifadeyle hepimize ait 1 metrekare yerin dahi korunması konusunda üzerine düşen görevi en ufak bir tereddütte düşmeden gerçekleştirmiştir.
Gerekli tespitleri yaparak inşaatı mühürlemiştir.
Belediyemizin kıyılardan herkesin eşit ve serbest bir şekilde yararlanması konusundaki yaklaşımı açıktır. Bu yaklaşım, bu kamusal hakkın kullanılmasına sadece ilksel bir bağlılık değildir.
Bugün, Ziya Gökalp Kent Parkı, Prof. Dr. Erdal İnönü Kent Parkı ve mavi bayraklı plajlarımızla kıyalarımız halkın kullanımındadır. Bu alanların sinirli ağabeylerin elinden belediyemize nasıl geçtiği, Youtube kanalımızda “Muratpaşa’mızın kıyıları nasıl halkın oldu” şeklinde arama yapılarak izlenebilir.
Ancak “Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır” şeklinde yasal güvence altında bulunan bu hak, bugün siyaset baskısı altındadır. Son 20 yıl içinde, Kıyı Kanunu 8 kez değişikliğe uğramıştır. Kıyı Kenar Çizgisinin Onayı ve İlanını düzenleyen kanun yönetmeliğinin 9’uncu maddesi ise tam 9 kez değiştirilmiştir.
Maalesef, geçtiğimiz yıllarda ve halen SİT alanları, kıyılar, boğazlar, tarım arazileri, kısmen ya da tamamen yapı yasağı olan yerlerde ayrıcalıklı haklarla yapılar türetilmiştir. Devletin yönetim binalarının dahi kaçak yapıldığı gözlenmiştir. Ve hatta TOKİ aracığıyla kamu denetimi olmadan yeni yapıların ortaya çıkışı teşvik edilmiştir.
Üst üste çıkan, haklı ve haksızın karıştığı imar aflarıyla, yeni kaçak inşaatların ülke genelinde büyük artış göstermesine neden olunmuştur.
Dört yanı aynı manzarayı yaşayan ülkemizde, bu süreçte pay sahibi siyaset eskilerinin 674 metrekarelik alan üzerinden kıyıların her metrekaresini halka açmak için mücadele eden belediyemizi hedef almasının takdirini ise kamuoyu en doğru şekilde yapacaktır.
Yorum Yazın