Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde 27 Temmuz 2021’de Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ve Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan başkanlığındaki 40 kişilik ekip, Havva Erdem’e 8.5 saat süren operasyonla kadavradan rahim nakletti. Türkiye’de kadavradan ikinci rahim nakli yapılan Havva Erdem’in ameliyatının üzerinden 14 ay geçti.
Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleştirilen rahim naklinin birinci yılında Havva Erdem’in durumunu yakından takip eden doktorları hamilelik süreci ve doğum süreci ile ilgili basın toplantısı düzenlendi.Akdeniz Üniversitesi Hastanesi B Blok Toplantı Salonu’nda düzenlenen basın toplantısına Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ve Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Turhan, Hastane Başhekim Yardımcıları Prof. Dr. Özge Turhan, Prof. Dr. Nasuh Utku Doğan, Doç. Dr. Aslı Bostancı Toptaş, Doç. Dr. Veli Vural, Dr. Öğr. Üyesi Ali Ünal, Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Eğitim, Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bülent Aydınlı, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. İbrahim İnanç Mendilcioğlu, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlker Öngüç Aycan, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Ongun katıldı.
AÇTIĞIMIZ YOLLA BİRÇOK ANNE BEBEK SAHİBİ OLDU
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Hem Türkiye’de hem de dünyada birçok kadının büyük merakla beklediği, çok güzel bir müjdeyi sizinle paylaşmak üzere toplandık. Prof. Dr. Ömer Özkan hocamızın liderliğinde, 2011 yılında, dünyanın kadavradan ilk başarılı rahim naklini gerçekleştirmiştik. Bu nakil ülkemizde çok anlaşılmasa da yurt dışında çok yankı buldu. Tıp dünyasında, özellikle kadın doğum alanında çığır açtı, öncü oldu. Bizden yardım alarak, açtığımız yolda başka ülkeler de bu operasyonu gerçekleştirmek için çalışmalara başladı. Dünyada bugüne kadar 30’a yakın kadın, dünyanın farklı ülkelerinde, bizim tecrübelerimiz ışığında yapılan operasyonlarla anne oldu. Nobel ödülü alması gereken, bunu hak eden bir operasyondu.” dedi.
HAVVA ERDEM NAKİLDEN 14 AY SONRA DOĞUM YAPTI
İlk nakli gerçekleştirdikten sonra Derya Sert’in 9 yıl takipten sonra anne olduğunu hatırlatan Rektör Özkan, “Üniversitemizde yapılan ikinci rahim nakli ise Temmuz 2021’de Havva Erdem’e yapıldı. İlk naklimizde elde ettiğimiz tecrübelerle Havva’nın daha hızlı gebe kalmasını bağladık. Mart 2022’de gebelik gerçekleşti. Ve güzel haber dün geldi. Nakilden 14 ay sonra, dün sabaha karşı Havva’nın doğumunu gerçekleştirdik. Çok güzel, sağlıklı bir bebeği var. Bebeğimiz de anne de sağlıklı.” şeklinde konuştu. Rektör Özkan, “Emeği geçen başta Ömer Özkan olmak üzere, Kadın Doğumdan İnanç Mendilcioğlu, Nasuh Utku Doğan, Hülya Eren Kandemir; tüp bebeği yapan Mustafa Bahçeci, Kübra Boynukalın, yeni doğan servisinden Hakan Ongun, anesteziden İlker Aycan, Gülbin Arıcı, dahiliyeden Nusret Yılmaz, Organ naklinden Özge Turhan, Haydar Adanır ile tüm asistanlarımıza, tüm hemşirelerimize, personelimize teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
SÜREÇ 2011 YILINDA BAŞLADI
Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, “Bundan 11 yıl önce 8 Ağustos 2011 yılında başlayan bir serüvendi. Başarılı rahim nakli sonrasında Dünya’da bizim tekniğimiz kullanılarak ameliyatlar yapılıyor. Ve birçok ülkede bu ameliyatlar bizim ülkemizin istasyonu verilerek, bilgileri verilerek bu teknik kullanılıyor. Hastamızda bebeğimizde gayet sağlıklı. Ben aileye çocuklarıyla beraber sağlıklı, uzun bir ömür diliyorum. Bu ümitli haberi bekleyen birçok aileye de inşallah gelecek için bir umut olur.” dedi. Ameliyatın büyük ve özverili bir ekip tarafından gerçekleştirildiğini söyleyen Prof. Dr. Ömer Özkan, “Ülkemizde bu ameliyatların yapılabiliyor olmasında özellikle bu konuda bize güvenen Sağlık Bakanlığı’nın tüm otoritesine teşekkür ediyoruz. Hem bize güvendiler biz de onları mahcup etmediğimizi düşünüyoruz. Dış arenada da hem sağlık turizmi alanında hem ülkenin tıp düzeyini göstermesi açısında da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Geçmiş dönemde ilk karaciğer nakli, kalp nakli, böbrek nakli, yüz kol nakli sükse yaptıysa rahim nakli de o derece önemli. Hatta şöyle bir önemi var bu nakillerin. Bu tür nakiller geçici bağışıklık sistemini baskılıyor. Bebek sahibi olduktan sonra çocuk ve anne sağlıklı bir şekilde normal bir insan gibi ilaç kullanmadan devam ediyor. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Hem aileye hem üniversitemize hem de ülkemize hayırlı olsun diyorum.” şeklinde konuştu.
HAVVA ERDEM İYİ, DOĞUM BAŞARILI OLDU
Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim İnanç Mendilcioğlu, “2011 yılında yapılan ilk dünyanın rahim naklinin doğumunu iki yıl önce başarılı bir şekilde yaptırmıştık. O bebeğimiz büyüdü. Şimdi de mutlulukla ikinci yapılan rahim naklinin doğum bilgilerini veriyoruz. Havva Erdem 29 haftalık olarak doğum yaptı. 1720 gram bir kız bebek doğurdu. Havva Erdem iyi, doğum başarılı oldu.” dedi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Ongun ise “Bebeğimiz yaklaşık 36 saat önce 29 haftalık ve 1720 gram olarak doğdu. Doğar doğmaz da ağladı. Herhangi bir sorun doğma esnasında gerçekleşmedi. Bebeğimiz kendi başına nefes alıyor çok küçük doğduğu için biz ona solunum desteği yapmaya devam ediyoruz. Stabil olduğu için de anne sütüyle beslenmesine geçtik. Uzun bir periyot bizi bekliyor. İlk yapılan tetkiklerinde de herhangi bir patoloji yok. Eğer herhangi bir sorun yaşamayacak olursak 40-50 gün civarında bir yatış düşünüyoruz. İnşallah hep birlikte yüzümüzün akıyla takip edip taburcu edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
YAKLAŞIK 36 SAAT ÖNCE 29 HAFTALIK VE 1720 GRAM OLARAK DOĞDU
Basın mensuplarının Nobel ödülüyle ilişkin sorusuna Prof. Dr. Ömer Özkan, “Bizim Nobel’imiz bu çocukların sağlıklı doğması. Daha da önemli dünyaya bu literatüre biz bunu yayın olarak koyduk. Çok güzel bir konudan bahsettiniz Batıyla savaşmak için de kendi ülkenizin desteğiniz almanız gerekiyor. Bu kadın doğum camiasının büyük bir başarısı. Biz bunlara vesile olduk gelecekte de birçok klinik bunları başarılı bir şekilde yapacak. Bizim binlerce aileye yardımcı olma şansımız yok. Ama o dönemde bir basın toplantısı düzenlenmişti. Ameliyattan bir hafta sonra o dönemde bununla ilgilenen birkaç klinikten biri olan İsveç ekibi bizim misafirperverliğimizle birlikte gayet güzel ağırladık. Tüm tekniklerimizi ayrıntılı bir şekilde onlara anlattık. Onlarda mükemmel bir iş yaptıklarını bu tekniğin işlerine yarayacağını üç beş sene sonra yapacakları bir şeyi bizden de destek alarak yapacaklarını söylediler. Tekniğimizi verdik yayınladık her şey gayet güzel bilimsel arenada ama bir süre sonra tabi bizi ülkemizde yaptığımız bir şeyde deneysel çalışmalarda hayvan çalışmaların da onlarca hayvanı maalesef kullanıyoruz. Ondan sonra klinik araştırmalara geçiyorsunuz. Biz üç hastayı hazırlamamıza rağmen bir hastada devam ettik. Derya Sert’e verdiğimiz sözü o hastayı ihmal edip bu olmadı ikinci, üçüncü hastayı yapalım şeyine girmedik, klinik bir çalışma oluşturmadık. Derya Sert’ten başarılı olur olmaz biz ikinci hastamızı yaptık. Bunun klinik realite olması gerekir. Bir hastayı denek olarak kullanamazsınız. Ama bizi verdiğimiz tüm altyapılarla bizim verdiğimiz teknikle sekiz, on hasta yapıp iki, üçünü yedi tanesinin ne olduğunu bilmiyoruz. Ama bunlarla ilgili çalışmalarda biz daha etik daha insani davrandığımızı düşünüyoruz.” dedi.
LİTERATÜRDE YERİNİ ALDI
Kadın doğum camiasına da başka şeylerde kazandırdıklarını söyleyen Özkan, “Teknik olarak burada tarif edildi. Türkiye Cumhuriyeti’nde dünyada teknik tariflemede en üst düzeyde yer alacak konulardan bir tanesi oluyor. Literatürde yerini aldı. Gelecekte 50 sene sonra belki bahsedecekler ilk nerede yapıldı, burada yapıldı diye. Kalp, böbrek, karaciğer burada yapıldı derken rahim nakli de Türkiye’de yapıldı diye bundan bahsedilecek. Bu sadece bir hasta, iki hasta, on, yüz hasta için değil. Ülkenin sağlık sisteminin veya başka durumunun prestijini göstermesi açısından bu tür ameliyatlar bireysel olarak da olsa önem taşıyor.” ifadelerini kullandı. Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan da “Nobel alanlar Türk ama Amerika adına aldılar. Keşke orada listede Türkiye olarak özellikle bir tıp ödülü çok prestiji muhteşem olurdu diye düşünüyorum ben.” dedi. Bir basın mensubunun bebeğinin adının ne olacağı sorusuna Prof. Dr. Ömer Özkan, “Onun kararını aile versin. Herkes erkek çocuk olunca Ömer Özkan ismini verdi kız çocuğu olunca şunu versin. Ona aile karar verir inşallah. O konuda biz yorum yapmıyoruz ne uygun görüyorlarsa inşallah sağlıklı bir şekilde taburcu ederiz.” dedi.
NOBEL ÖDÜLÜ ALMAYI HAK EDİYOR
Nobel ödüllerinin İsveç ve İskandinavya ülkelerinde belirlendiğini söyleyen Prof. Dr. Ömer Özkan, “Sizin en büyük rakibiniz olacak ülkeler buralar. Bunlarla çatışmaya girip de yardım edip de daha sonra bunlar batı zihniyetiyle sizi ekarte etmeye çalışırlar. Böyle bir konu olursa onlara vermeye çalışırlar. Aday gösterme konusunda dünyada belirli yerler var. Ve o kurullara tek başına siz İsveç’teki bir üniversitenin profesörüyseniz tek başına başvurabiliyorlar. İsveç, Norveç, Danimarka için geçerli. Öyle bir maalesef hakkaniyetsizlik var. Ama dediğim gibi çok da önemli değil olursa çok güzel olur ülke için biz Aziz Sancar ile de çok onur duyuyoruz. Ülkemizden keşke başka insanlarda alsa. Ülkemizden çıkması bizi onore ederdi. Bu konuda veya başka konuda bu barış ödülü olur, tıp, edebiyat ödülü olur hepsiyle bir gurur duyarız. Ama daha da önemlisi sağlıklı aldığınız bir hastayı üzerine bir şeyler katarak sağlıklı bir şekilde ailesine teslim etmek hele böyle bir durumda. Bundan sonraki yaşamında hiç bize bağımlı olmadan sağlıklı bir şekilde devam etmesi de çok önemli bir konu.” ifadelerini kullandı.
Yorum Yazın