‘Üretimden vazgeçiriliyorlar’
SİYASETSaadet Partisi’nin Olağanüstü kongresinde Genel Başkan olması beklenen Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan, partisinin Antalya’daki pikniğinde ekonomideki üzücü tabloya temas ederek, “Bu liyakatsiz idarecilerin feraset dışı uygulamaları ile Türk çiftçisinin bilinçli bir şekilde üretimden vazgeçirilmekte olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Antalya'daki Kent Ormanı'nda düzenlenen "Geleneksel Antalya Milli Görüş Pikniği" etkinliğine katılan Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan, Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç ile birlikte partililerle bir araya geldi. Arıkan: “Karanlık tabloyu birlikte aydınlatacağız” dedi.
Saadet Partisi Antalya İl Başkanlığınca Kepez Kent Ormanında tertiplenen ‘Geleneksel Antalya Milli Görüş Pikniği’ Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Pikniğe katılım sağlayanlara hitap eden Saadet Partisi Genel Başkan Vekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Türkiye de bu hayat pahalılığı ile, en temel ihtiyaçları bile tüketmek lüks olduğunu belirten Arıkan, Tüketim bu halde iken, üretim ise çok daha can yakar bir hale geldi belirterek; “Malumunuz Yaz aylarındayız. Ülkemizin dört bir yanında hasat var. Çiftçi bugün ülkemizin dört bir yanında yollara dökülüyor. Çünkü gözü gibi baktığı, aylarca üstünde titrediği ürünü girdi maliyetlerini karşılamıyor. Genel Merkez Politikalar kurulumuzda tarım ve hayvancılık konusunda uzmanlarımız çalışıyor, düzenli olarak brif alıyoruz. Bana, bu çalışmalarınızdan ne sonuç çıkardınız derseniz, ben size şunu derim: “Korkun, tedirgin olun, durum çok vahim!”
Bu liyakatsiz idarecilerin feraset dışı uygulamaları ile Türk çiftçisinin bilinçli bir şekilde üretimden vazgeçirilmekte olduğunu düşünüyoruz. Çiftçimiz bu akıl dışı uygulamalar ile çok yoruldu. Bugün mevsimlik işçilerimiz de perişan. Çünkü çiftçimiz zarar edince onlar da ücretlerini almakta zorlanıyor. Çadırlarda, elektrik ve suyun olmadığı yerlerde yaşayan bu kardeşlerimizin emeği de yok sayılmış oluyor” diye konuştu.
Arıkan, konuşmalarında şu ifadeleri kullandı: “Kötü senaryo burada bitmedi. Ürün çiftçinin tarlasında iken kıymetsiz ama her ne oluyorsa tüketicinin sofrasına ulaştığında fiyat farkı 10 katına kadar çıkabiliyor. Hem üretici hem de tüketici mağdur oluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı herhangi bir üretim planlaması yapmadığı için; bazı ürünlerde arz fazlası meydana gelirken bazı ürünlerde de talep fazlası oluşuyor. Bu durum da ya gıda enflasyonunu oluyor ya da emek ve ürünler zayi oluyor.
Ne anlatıyorum muhterem arkadaşlar; Pazarda 5 lira yerine 50 lira ödememizin nedenini anlatıyorum. Çiftçilerimizin niçin feryat ettiğini anlatıyorum. Antalyalı çiftçi kardeşlerim buradan sizlere seslenmek istiyorum: her şeyi yakından takip ediyoruz. Toprak bizim kutsalımızdır. Biz sizin yanınızdayız! Bütün zorluklarla karşı karşıya kalmanıza rağmen hayatın kaynağı olan gıda üretiminden vazgeçmiyor çok büyük bir fedakarlık örneği sergiliyorsunuz. Size minnetarız, minnet borcumuzu da ödemeye hazırız!
Peki çiftçiye borcumuzu nasıl ödeyeceğiz? Bunun için çok sıkı bir çalışma içerisindeyiz. Yapacaklarımız belli:
Bir: Tarımsal desteklemeleri tarla sahibine değil gerçek üreticilere vereceğiz
İki: Tarıma dair tüm vergi ve faizler sıfırlanacak “sıfır vergi sıfır faiz” politikası uygulayacağız. Krediye ihtiyaç duymadan üretim yapabilir hale getireceğiz.
Üç: Özellikle genç çiftçilerimiz için şehirlerden köye göçü başlatacağız. Kriterleri belirlenmiş verim ve kalitede üretim yapan çiftçilerimize aylık asgari ücret garantisi vererek sigortasını biz ödeyeceğiz.
Dört: Tarıma dayalı sanayileri tarım bölgelerinde geliştirerek hem ürünlerin değerlendirilmesine hem de üretim dışında kalan atıl zamanlarda gençlerimize istihdam oluşturacağız.
Beş: Biz; Hastanelere hasta, köprülere geçiş garantisi değil; çiftçilerimize kazanç garantisi vereceğiz.
Hayvansal üretim yapan çiftçilerimiz de; bırakın para kazanmayı ayakta durabilmenin derdinde. Çözümü işletmelerini küçültmekte buldular. Tarımsal üretimde bir cennet olması gereken ülkemizde durum ortada.”
İşte Antalya’mızın da bir Turizm cenneti olması gerekiyor ama bu sezon da istenen alınamadığını söyleyen Arıkan, sözlerini şöyle devam ettirdi:
“Antalya'ya havayoluyla gelen turist sayısında rekorlar kırılıyor. Ancak otellerdeki doluluk oranları, özellikle lüks otellerde beklenenin altında kalıyor. Ucuz otellerde ise doluluk oranları daha yüksek. Niçin bu oluyor nedeni açık: Otellerin maliyetleri çok arttı. Enflasyon artışını en fazla oteller hissediyor. Bir de enflasyonla birlikte dövizin baskı altında tutulması otelcileri daha zor durumda bırakıyor. Oteller de zorunlu olarak fiyatlarını artırıyorlar. Otelciler, döviz kuru üzerinden fiyatlarını artırırken, Avrupalı turistlerin maaşları aynı oranda artmıyor. Bu da özellikle deluxe otellere olan talebi azaltıyor.
Tüm bunlar için yapılacaklar belli. Tıpkı Tarım da olduğu gibi Turizmde de planlamanın ciddiye alınması gerekiyor. Bugün Antalya’daki tablo bize hiçbir planlamanın yapılmadığını gösteriyor. Turizmin pek çok etkeni var elbette. Bunlar içerisinde Türkiye’nin uluslararası kamuoyundaki itibarı, ekonomik bağımsızlığı ve güvensizlik ortamı da var. Türkiye’de çoğu yerde bir cinnet hali var.”
İlginizi Çekebilir