© Adalya Medya 2021

‘Teselli edeyim derken incitme’

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ali Erdoğan, depremzedelerin yönlendirildiği illerde diğer vatandaşların teselli edici girişimlerinin, depremzedeye faydadan çok zarar verebileceğini söyledi.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Ali Erdoğan, deprem sonrası bireylerin psikolojik durumlarına müdahalenin büyük önem taşıdığını belirterek, 1,5 ay boyunca süren travmaların doğal ve geçici olduğunu ancak bu sürenin artması durumunda psikolojik destek alınması gerektiğini söyledi. Erdoğan, “Evini, ailesini, yakınlarını kaybeden insanların yasını yaşaması, duygularını ifade etmesi doğal bir durumdur ancak diğer vatandaşların ‘hadi anlat’ baskısı yapması, ‘sen kurtuldun boşver’, ‘hayat devam ediyor’  gibi teselli edici ve iyi niyetli girişimleri depr

‘Asrın felaketi’ olarak nitelendirilen Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler ve devamında yaşanan artçı depremler vatandaşların ruhsal durumunu da ciddi anlamda hasara uğratabiliyor. 40 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği depremler sonrasında psikolojik destek büyük önem taşıyor. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı ve Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde(AMBAUM) görevli Dr. Öğretim Üyesi Ali Erdoğan, deprem sonrası yaşanan travmaların belli bir seviyeden sonra kronik rahatsızlıklara neden olabileceğini vurgulayarak, depremzedelerin 1-1,5 aylık zaman diliminin ardından devam eden psikolojik rahatsızlık durumlarında mutlaka profesyonel destek almaları gerektiğini söyledi.

1,5 AYA KADAR TEPKİLER NORMAL

Erdoğan, “Ülkemizde yaşanan deprem felaketi nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dilerken, yakınlarını kaybeden vatandaşlarımıza da sabırlar diliyorum. Ülkemiz maalesef bir deprem bölgesi ve bu zaman zaman yaşadığımız bir travma bunun bilinciyle yaşamamız gerekiyor. Deprem sonrası en önemli müdahale barınma, yiyecek-giyecek ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Bu temel ihtiyaçların karşılanması ile beraber psikolojik ve ruhsal anlamda da destek gerektiği durumlar yaşanabilir.  Deprem olağanüstü bir olay ve buna olağan tepkiler gösterilir. Özellikle 1-1,5 ayda ruhsal tepkiler yaşanması normal bir durumdur” dedi.

‘HERKESTE AZ YA DA ÇOK GÖRÜLEBİLİYOR’

10 ili etkileyen enkaz altından kurtarılanların, yakınlarını kaybedenlerin, depremi yaşayanların, deprem bölgesinde çalışan arama kurtarma ekiplerinin, emniyet güçlerinin, yargı güçlerinde bir takım ruhsal hasarların ortaya çıkabildiğini belirten Ali Erdoğan, bu ruhsal sorunlar arasında deprem sonrası uyku düzensizliğinin, uykusuzluğun, iştahsızlığın, aşırı yeme durumunun, deprem olacak endişesinin, sürekli etrafın sallandığı hissiyatının, deprem anında nerede durmalıyım? bina yıkılır mı? avize sallanıyor mu? gibi korkuların bireylerde sık görülen durumlar olduğuna temas etti ve bunların depremi deneyimleyen herkeste az ya da çok görülebileceğini ve geçici durumlar olduğunu aktardı.  

‘PSİKOSOSYAL DESTEK ALINMALIDIR’

Deprem anında kurtarma faaliyetlerinin önemi kadar deprem sonrası travmaların da hassasiyetle üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu belirten Erdoğan, “Öncelikle yaşanan olayı anlatmaktan çekinmemek gerekiyor. Duygular ifade edilmelidir. Depremzedeler yasını yaşaması da sürecin kronikleşmemesi açısından önemlidir. 1-1,5 ay yas süreci yaşanmalıdır. Eğer Profesyonel desteğe ihtiyacınız varsa mutlaka psikososyal bir destek ekibine başvurmanız iyi olur. Bununla ilgili olarak Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Ruh Sağlığı hastalıkları Ana Bilim dalında Afet ve Travma Polikliniği oluşturuldu. Depremzedeler psikososyal destek istiyorlarsa kendilerine randevusuz ve ücretsiz hizmet sağlanacaktır” dedi.

Dr. Öğretim Üyesi Erdoğan, deprem sonrası dönemde vatandaşların sakinleştirici ilaçlar almaması gerektiğini de söyledi.  Erdoğan, bu tür ilaçların kullanılmasının kronik ruhsal sorunlara neden olabileceğini ve ayrıca alkol ve madde kullanımına karşı da tedbir alınmasının önemine değindi. Erdoğan, “Gerek sakinleştirici haplar gerekse de alkol ve uyuşturucu maddeden bağımlılığa yol açabileceği ihtimaliyle uzak durulması gerekir” diye konuştu.

‘İNTİHAR GİRİŞİMLERİ YAŞANABİLİR’

Deprem sonrası olası durumlardan birinin intihar girişimleri olduğunun da altını çizen Erdoğan bu konuda şunları söyledi: “Bazı bireylerin mutlaka psikiyatriye başvurması veya yakınlarında bu tarz semptomlar olanların yönlendirilmesi gerekir. Bunlar arasında intihar girişimi olasılığıdır. Hayatta kalma suçluluğu ile intihar girişimleri yaşanabiliyor. Yakınlarım vefat etti onlara yardım edemedim diye kendini suçlayarak intihara yöneliyor. Eğer kişi intihar girişiminde bulunduysa mutlaka bir psikiyatri uzmanına görünmesi gerekiyor. Disosyatif dediğimiz belirtiler yani depremden sonra depremin bazı kısımlarını hatırlamıyorsa, sanki bir deprem olmamış gibi aşırı tepkisizlik hali oluşmuşsa mutlaka destek almalıdır. Ajitasyon ve saldırganlık deprem etkilerinden biridir. Bu durumda da psikiyatri uzmanına danışılmalıdır. Alkol ve madde kullanımı veya kullanımda artması durumunda da vakit kaybetmeden başvurulması büyük fayda sağlar. Bize 4-5 günlük periyotta 100’den fazla hasta başvurdu. Bu katlanarak devam ediyor. Aralarında deprem sonrası intihar girişiminde bulunanlar da vardı. 1999 depreminden sonra yaşadığımız deneyimlerden örnek vermek gerekirse ilk 1-1,5 aydaki olağan tepkiler aynı yoğunlukta devam ediyorsa travma sonrası stres bozukluğu oluşmaya başlamış demektir. İlk 6 ay devam ederse akut stres bozukluğu, 6 aydan fazla sürüyorsa kronik stres bozukluğu olarak değerlendiriliyor”

‘TESELLİ EDİYORUM DERKEN İNCİTME’

Antalya’ya gelen 150 bine yakın depremzedenin diğer vatandaşlarla bulunacağı ortamlarda kurulacak iletişimin de önemli olduğuna temas eden Erdoğan, Depremzedelere nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Dr. Öğretim Üyesi Ali Erdoğan, “Evini, ailesini, yakınlarını kaybeden insanların yasını yaşaması, duygularını ifade etmesi doğal bir durumdur ancak diğer vatandaşların onlara karşı hadi anlat baskısı yapması, ‘sen kurtuldun boşver’, ‘hayat devam ediyor’  gibi teselli edici girişimleri kişinin acısına değer verilmediğini hissettirir. Teselli edeyim derken incitmiş olursunuz. Bu tarz afetlerden sonra kronik bir psikiyatrik hastalık oluşmaması için aile ve arkadaş ortamında olunması ve farklı konulardan konuşmak koruyucu etki sağlar” dedi.

SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI ETKİLİYOR

Ali Erdoğan, Sosyal medyada deprem anından bu yana yapılan paylaşımların da kronik psikiyatrik hastalığın zeminini hazırladığını belirtti. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:  “Afet yaşayanların veya yaşamayan kişilerin travma etkisi yaratan paylaşımlara maruz kalmamaları gerekiyor. Buna tekrar tekrar maruz kalmak kronik bir rahatsızlığı tetikliyor. Elbette yakınlarımızdan haber almak, deprem bölgesinde yaşananlarla ilgili bilgi almak en doğal hakkımız ancak haberleşme özgürlüğü travmatize edici görüntüler ve fotoğraflar üzerinden olmaması gerekiyor. Depremzede olmayıp deprem bölgesine giden arama kurtarma ekipleri, emniyet güçleri, sağlık ekiplerinin de bu görüntülere maruz kalmaları halinde ruhsal sorunlar yaşamalarına meydan veriliyor. Ceset görüntülerini deprem anındaki yıkımı arkaya fon müziği koyarak yapılmış çok sayıda paylaşım olduğunu gözlemledik. Hayatını kaybeden vatandaşların görüntüleri ve fotoğrafları servis edilmemelidir. Sosyal medyada ve diğer haber kanallarında içeriğin uygun bir şekilde yayınlanması gerekir. İnsanlar takipçi kazanma, daha fazla tıklanma hırsı ile bu paylaşımları yapıyor. Bunlardan uzak durulması bireylerin sağlığı açısından büyük önem taşıyor”

Disosiyatif Bozukluk

Organik bir nedene dayanmaksızın bilinç, bellek, algılama konusunda bozuklukların görülmesidir. Travmatik bir ya da birçok yaşantıya bağlı olarak bilincin ve belleğin belli bir zaman süresinde kapanmasıdır. Bu sorun çocukluk çağında tacize uğramış, şiddetli travmaya maruz kalmış kişilerde yüksek oranda görülmektedir.

Murat ŞENTÜRK

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER