“EXPO nasıl satılacak?”
EKONOMİAntalya’da yer alan EXPO fuar alanının satışı hakkında konuşan ANSİAD Başkanı Akın Akıncı, “EXPO yapılan alanların daha önce satıldığını hiç görmediğini söyledi.
Antalya Sanayici ve İş İnsanları Deneği (ANSİAD)’ın 11. Olağan Toplantısı’nın konuğu, İyi Parti İzmir Büyükşehir Belediye başkanlığına adaylığını açıklayan Ekonomist & İYİ Parti İzmir Milletvekili & ANSİAD Fahri Üyesi Prof. Dr. Ümit Özlale oldu. “Ekonomi ve Siyasette Güncel Gelişmeler” konu başlığı ile düzenlenen toplantı, 27 Eylül 2023 Salı günü Akra Otel’de gerçekleşti.
Toplantının moderatörlüğünü Akdeniz Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi & ANSİAD Fahri Üyesi Doç. Dr. Şükrü Erdem’in yaptığı toplantıya İyi Parti Antalya Milletvekili Aykut Kaya, ATSO Meclis Başkanı & ANSİAD Üyesi Ahmet Öztürk, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkan Yardımcısı & ANSİAD Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Ali Eroğlu, Batı Akdeniz Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (BAKSİFED) & ANSİAD Geçmiş Dönem Başkanı Abdullah Erdoğan, Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkanı İdris Taş, İyi Parti Antalya İl Başkanı Vahdet Afşin Karacan, ATSO Yönetim Kurulu Üyesi & ANSİAD Üyesi Hatice Öz, İyi Parti Genel İdare Kurulu Üyesi & ANSİAD Üyesi Ayşen Kurt ve ANSİAD Üyeleri katıldı.
Akıncı “EXPO nasıl satılacak?”
Antalya’da yer alan EXPO fuar alanının satışı hakkında konuşan Akıncı, “EXPO yapılan alanların daha önce satıldığını hiç görmediğini söyledi. Akıncı, “Türkiye’de ilk kez bir EXPO alanının satılmak istendiğini şahit oluyorum. Bu konuda herhangi bir şeffaflık yok. EXPO nasıl satılacak, satıldıktan sonra oraya ne yapılacak, kaç parçaya bölündü, bu ihale yapılırken bu bölgeye nasıl bir misyon yüklendi ve bu misyon ticari midir? Bunların hiçbirini bilmiyoruz ama doğru olan bir şey var ki EXPO’ların satılması diye bir şey olmamalıdır. ANSİAD olarak EXPO alanının içinde çeşitli tarım faaliyetlerinin olacağı bir tarım vadisi olarak değerlendirilmesi aynı zamanda buraya bir tarım üniversitesi yapılması gerektiği fikrimizi geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.
Enflasyona ilişkin önemli açıklamalarda bulunan toplantının konuğu Prof. Dr. Ümit Özlale, “Dünyadaki merkez bankaları enflasyonla nasıl mücadele edeceğini anladı. Covid-19 sonrasındaki dönemde biz gelişmiş merkez bankalarının yüksek enflasyona yüksek faiz artışıyla müdahale edeceklerini biliyorduk. 1970’lerde merkez bankaları enflasyon ile nasıl mücadele edeceğini bilmiyordu ama artık öyle değil. Böyle durumlarda faizleri artırırsınız. Faiz artışları olduğu zaman bundan olumsuz etkilenecek orta ölçekli işletmelere destek verirsiniz ve bu verdiğiniz desteklerin kaynaklarını bütçede başka şeylerden kısarak bulursunuz. İşsiz kalanlara işsizlik ödemeleri yapar ve onların kabiliyetlerini artırarak onları başka mesleklere yönlendirirsiniz. Biz bütün dünyada o agresif faiz artışlarının ilk başta politika faizlerine sonra da tahvil faizlerine yansıdığını gördük. Bu yüzden bugün dünyada beş on yıllık tahvil faizleri rekor seviyede yukarıdadır. Türkiye bunu biraz daha geriden takip etti. Önümüzdeki dönemde dünyada faizlerin biraz daha böyle kalacağını, Türkiye gibi ülkelerin bununla fazla inat etmeyeceğini ve bir süre daha yüksek faizle bizim mücadele edeceğimizi, ekonomik büyümenin olumlu seyredip çok yüksek ya da çok düşük büyümeyeceğini söyleyebiliriz” diye konuştu.
Özlale “Enflasyon 2023’ün sonlarına doğru daha hissedilir bir şekilde düşmeye başlar”
Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yarısının Avrupa Birliği ülkelerine olduğunu ve bu nedenle bu konuda esas bakmamız gereken yerin Avrupa olduğunu ifade eden Özlale, Avrupa Birliği’ndeki durgunluk ve düşük büyümenin Türkiye’de artık Amerika Birleşik Devletleri‘nden daha çok hissedildiğini söyledi. Bu durumun Antalya açısından avantajları olduğuna dikkat çeken Özlale, “Rusya - Ukrayna gerginliğinden sonra rekabetçi diyebileceğimiz kur ya da politika nedeniyle özellikle Antalya bölgesinin bundan çok fazla etkilenmediğini görebiliyoruz ama dünyaya tekrardan dönecek olursak bir süre daha yüksek faizi görürüz. Enflasyon 2023’ün sonlarına doğru daha hissedilir bir şekilde düşmeye başlar” dedi. Finansal risk olabileceğini ancak küresel bir kriz beklemediğini ifade eden Özlale, “Her faiz artışında ve bu tür enflasyonist ortamdan sonra normalleşmek için politika izlediğinizde riskleri yönetemeyen bazı şirketler ve bankalar iflas eder. Bu durum bir zincire ve salgını dönüşmediği sürece normal karşılamak gerekiyor” şeklinde konuştu.
Özlale, konuşmasını şu şekilde sürdürdü; “Covid – 19 sonrasında çok büyük bir lojistik problem ortaya çıktı özellikle küresel tedarik zincirlerindeki bozulmanın tekrardan yerine gelmesi biraz zaman aldı. Gelişmiş ülkelerde optimal enflasyon dediğimiz şey %2’ dir ve yüzde % 4’te kabul edilebilir ancak bunu % 2’ ye indirmek gerekir. Gelişmekte olan ülkeler Çin, Hindistan, Türkiye, Güney Afrika ve Brezilya gibi ülkelerde olması gereken enflasyon %7 ve %8 kabul edilebilir en yüksek enflasyondur. Kabul edilebilir risk teşkil etmeyen yüzde %5 ve %6 enflasyondur. Bizim Türkiye olarak burada anlamadığımız şey şuydu enflasyon %20’ye çıktığında ona sert bir şekilde tepki vermeseniz ve vermedik onun %50 %60 çıkması 3 - 4 ayı bulur ve kartopu etkisi yapar. Enflasyonu %5’ten %20’ye çıkartmak o kadar kolay değildir; ancak %20’den %80‘e bir anda çıktığını görürsünüz sebebi de beklentilerin bozulmasıdır. Dünyada Amerikan Merkez Bankası bu beklentileri çok iyi yöneterek faiz politikasından taviz vermediği için insanların enflasyonla ilgili beklentileri bellidir. Herkes fiyatların artacağını beklerse fiyatlar artar ve herkes fiyatların düşeceğini beklerse fiyatlar düşer. Bu beklenti yönetimidir ve dünyada iyi merkez bankaları beklentileri iyi yönetirler”.
Özlale “30 yıl içerisinde Türkiye’de 35 milyon Suriyeli olacak”
İklim krizinin önemine değinen ve iş dünyasının buna hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayan Özlale, iklim krizinin göçü de etkilediğini söyledi. “Suriye’de sınıra dayanmış Suriyelilerin göç ettikleri ana vatanları susuzluktan dolayı hayatına artık zorlaştığı yerlerdir” diyen Özlale, “Şimdi karşımızda yepyeni bir kriz var. Düzensiz göç krizi ve dünya bununla nasıl mücadele edeceğini bilmiyor. 7 – 8 sene önce bize çözüm önerisinde bulunan ABD ve Avrupa ülkeleri şimdi bunun saçma olduğunu kendileri kabul etti” dedi. Kavimler Göçü’nün sonuçlarından örnekler veren Özlale, “Türkiye’nin içinden geçtiği, yaşadığı ve eğer çözüm bulunmazsa bir demografik krize neden olacak bu düzensiz göç problemini bütün dünya yaşayacak. Eğer önlemini almazsak 30 yıl içerisinde Türkiye’de 35 milyon Suriyeli olacak. Bu şu anda zaten etkilerini hissettiğiniz bir problemdir ve bu problemle ilgili etkili çözümler üretmek ayrımcılık değildir. Bütün dünya bununla nasıl mücadele edeceğini konuşuyor. Bütün dünyanın en büyük sorunu düzensiz göçtür” dedi.
İlginizi Çekebilir